Şu sosyal medya herkesi bir filozof yaptı. Bitip tükenmeyen bir alıntılar deryasında herkes başkasının söylediği sözü alıp alıp klavye başındaki güruha aktarıyor. Kimse de sormuyor ki bu yazılan alıntı gerçekten yazandan mı gelmiş.
-Günaydın demediysen güne, neresi aydınlıktır ki günün.
Tamamen kafamdan attığım bir cümle; ancak cümleyi güzel kılan bunun altına ünlü bir şairin ismini yazarsam takdir gören herkesçe sevilen bir yazı oluyor. Kimse de sormuyor gerçekten o mu söylemiş diye.
Cemal Süreyya diyor ki,
“sensizlik panda stick almaya benzer, ucuzdur ama yine de dayanamzsın” (özellikle saçmaladım durumu anlayasınız diye) gülüyorsunuz ama sosyal medya bu tür anlamsız cümlelerle dolu. Sadece sosyal medya değil, arabaların arka camları, duvar yazıları bu tür cümlelerle dolu .
Herkes hayat deneyimini yükseltmek kendinde bir başkalaşım oluşturmak için hiç tanımadığı kitabını bile okumadığı belki kişisel olarak tanısa sevmeyeceği insanların zamanında söylediği sözlerini kullanıyor. Yerli, yabancı farketmiyor. Alıntılayıp onu ‘yaşantı haline getiriyor’. Size çarpıcı bir örnek vereyim.
‘Sezarın hakkını sezara vermek lazım’
Daha dün bir televizyon yapımcısının ‘Sezarın hakkını sezara vermek lazım’ dediğini duydum. Bu İsa Mesih’in sözüdür. Cümleyi kuran adam ne İsa Mesih’i tanır ne de Hristiyanlık konusunda bir bilgisi var. Ki bu cümleyi muteber sayıyorsa İsa Mesih’i ve onun söylediği bütün cümleleri sayması lazım ancak o kendi küçük argümanı için yeterli cümleyi yetersiz bir bağlamda kullanmayı seçmiş.
Aynı şekilde, ‘Çünkü rüzgar eken kasırga biçer.’ Bu söz ise Tevrat’tandır. Hoşea adlı bir peygamber tarafından kaleme alınmıştır. Herkesin ağzında bu söz var ancak kimse ne Hoşea’yı tanır ne de bu cümlenin İsrail halkının Kutsal Kitabından geldiğini bilir. Bilse, belki kullanmaz.
Dünya üzerine söylenmiş sözlerin oluşan deneyimlerin bir bütünü olduğunu ve dünyadaki en önemli sorunun bilinmezlik, amaçsızlık, doyumsuzluk olduğunu düşünüyorum. Kimse kimin söylediğini umursamadan kendi hayat deneyimine biraz yarıyorsa alıp kullanıyor.
İnsan ölümlüdür. Bu durumun ötesine geçemeyip başa çıkamadığımız da kendimize afilli sözler yaratıp onların arkasından koşuyoruz.
Bu yüzden İsa Mesih’in sözleri dışında kimseden alıntı yapmamaya özen gösteriyorum. Çünkü o sorunun ne olduğunu biliyor ve buna yönelik sözler söylüyor.
Mesela İsa,
- O günden sonra İsa şu çağrıda bulunmaya başladı: “Tövbe edin! Çünkü Göklerin Egemenliği yaklaştı.”
- İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.
- “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm.
- Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.
Dünya üzerinde hayatın amacı, ihtiyaçlarımız, ölüm ve ötesi için bu kadar kesin konuşan başka kimseyi duymadım.
Herkes ya hayatın anlamını yitirmiş, boş vermiş (arabesk) ya da hayatın anlamını bulmuş gibi konuşuyor. Ancak o insanların ölüm ile yüzleştiklerini düşündüklerinde konuşurken, insanlara afilli sözler söylerken ölümün arkalarında oturup onlara dik dik baktığını görebiliyorum.
Bu dünyada, dünya ve hayat üzerine o kadar çok söz söylenmiş, şiirler yazılmış, ağıtlar dizilmiş, şarkılar yazılmış ki neredeyse herkesin söyledikleri birbirine benziyor. Herkes birbirine diklenmek, üstünlük kurmak ne kadar bilge, bilgili olduğunu göstermek için bu cümleleri kuruyor.
Sağolsun internet sayesinde bilim adamımız, klavye siyasetçimiz, bilir kişimiz de eksik olmuyor. Ancak sonuçta bunca bilgi karmaşasının arasında dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta günah, ölüm ve ötesidir.
Sosyal medya ise uyku halimizin tezahürüdür. Asıl bakmamız gereken noktayı unutuyoruz. İnsan düşüncesi ve onun oluşturduğu sanal alem, ihtiyaçlarımızı belirlediği bu sanal dünya bizi Tanrı’nın asıl amacından uzaklaştırıyor.
Tanrı’nın asıl amacı bizim kurtulmamızdır.
Sorulması gereken soru nedir? Yaptıklarım neyi amaçlıyor? Yıllar sonra yazdıklarımıza, yaptıklarımıza, kaygılarımıza, düş kırıklıklarımıza baktığımızda o kadar önemli olmadığını görüp ne boş şeyler için hayıflanmışım diyeceğiz. Tecrübeyle sabittir.
Aynı cümleyi ölüm ve ötesi için söyleyebilir miyiz?
Halbuki, insanlar için ölüm kaçınılmazdır, düşünülmesi gereken en büyük tehlike de odur. İsa Mesih’in söylediklerini sosyal medyada paylaşmak zorunda değilsiniz ancak bir kulak verseniz iyi olur. Çünkü söyledikleri şeyler bir paylaşımlık cümleler değiller.
2 thoughts on “Sosyal Medya Filozofu”