Bir Şey Yanlış Anlaşılabiliyorsa

Sosyal Yaşam

‘Bir şey yanlış anlaşılabiliyorsa, yanlış anlaşılacaktır.’ Eğer bir cümleyi yanlış anlaşılmaya müsait bir şekilde kurduysan, öyle veya böyle, yanlış anlaşılma kaçınılmazdır. Eğer bir davranışın yanlış anlaşılma ihtimali varsa, o ihtimal mutlaka gerçekleşecektir.

Ortaokul yıllarımdan hatırlıyorum. Özellikle kız öğrenciler, ‘anket defteri’ denebilecek defterler tutarlardı. Bu defterleri çeşitli arkadaşlarına verirler ve önceden hazırladıkları sorulara cevap vermelerini isterlerdi. ‘Bana bu beyaz sayfayı ayırdığın için… ‘ klişesi de o defterlerden mi kalmadır, tam olarak hatırlayamadım şimdi. Ama sorulardan bazılarını hatırlıyorum. Genellikle ‘En sevdiğin özelliğin?’, ‘Hayatta en  nefret ettiğin şey nedir?’ gibi sorular oluyordu. Kızlar neden böyle bir şey yapıyorlardı bilmiyorum. Ama şimdi düşünüyorum da, hoş bir şeymiş.

Yalandan

En nefret edilen şey, sorusuna genellikle, ‘yalan’ cevabı verilirdi. Onu, hatırladığım kadarıyla, ikiyüzlülük,  samimiyetsizlik gibi yanıtlar izlerdi. Bamya, Galatasaray, okulda sabahçı olmak gibi daha esprili cevaplar da çıkıyorudu ara sıra. Ben bu soruya bir keresinde, ‘yanlış anlaşılmak’ diye cevap verdiğimi hatırlıyorum.

Bir Şey Yanlış Anlaşılabiliyorsa…

Bu sözü galiba bir İngilizce ders kitabında okumuş ve ‘Çok doğru!’ diye onaylamıştım: ‘Bir şey yanlış anlaşılabiliyorsa, yanlış anlaşılma kaçınılmazdır.’ Yani kesinlikle! Kaçarı yoktur bunun. Eğer bir cümleyi yanlış anlaşılmaya müsait bir şekilde kurduysan, öyle veya böyle, yanlış anlaşılacaktır. Eğer bir davranışın yanlış anlaşılma ihtimali varsa, o ihtimal mutlaka gerçekleşecektir. Ama mutlaka!

‘Evet!’ dediğimi hatırlıyorum. ‘Demek ki ne yapmalıyım? Yanlış anlaşılama durumuna düşmemek için açık seçik cümleler kurmalı kimsenin yanlış anlayamayacağı netlikte konuşmalıyım. Çünkü yanlış anlaşılmaktan nefret ederim!’

İyi de, nasıl yapacaktım? Yanıtını uzun süre bulamadığım bir sorudur bu.

Yanlış anlamayın (veya anlayın, ne yapabilirim ki!), sorunun yanıtını bulmuş değilim. Yanıtı uzun süre bulamadım ve sonunda aramaktan vazgeçtim. Yanlış anlaşılmayacak kadar net olunabilir mi? Bunun her zaman mümkün olduğunu sanmıyorum. Ya da sözü biraz değiştirerek şöyle söyleyebilirim belki:

‘Bir şeyin yanlış anlaşılma ihtimali olmasa bile, yine de bir şekilde yanlış anlaşılacaktır!’

Birileri tarafından, bir şekilde, ama kesinlikle yanlış anlaşılacaktır.

Kulağa biraz saçma mı geliyor? Yanlış anlaşılma olanaksızsa, nasıl yanlış alaşılabilir? Bu bir paradoks!’ diye itiraz mı ediyorsunuz?

Belki de beni yanlış anladınız! Ya da kimbilir, belki de ben derdimi iyi anlatamadım!

Mesih’in Sevgisi

Şaka bir yana, netlik, anlaşılır ve açık olmak her zaman iyidir. İsa Kutsal Kitap’ta öğrencilerine, ‘Evetiniz evet, hayırınız hayır olsun’ der. İşte bunu yapmak her zaman mümkün. Açık, net, anlaşılır ve önceden kestirilebilir olmak, iyi bir davranış özelliği. Gerisi benim sorumluluğumda olmayacaktır zaten.

O anket defterlerindeki soruları şimdi yanıtlasaydım ‘Yanlış anlaşılmaktan nefret ediyorum!’ diye yazmazdım sanırım. Çünkü yanlış anlaşılmak kaçınılmazdır. Ama net konuşmamaktan, açık seçik ve şeffaf olmamaktan kaçınabiliriz. Ne de olsa insanların büyük çoğunluğu, İsa’nın sevgisini bile yanlış anladılar. Ve O bunun böyle olacağını biliyordu. Yine de biz insanları her zaman sevdi. İyi ki de öyle oldu.

Ve şu da var tabii: Tanrı bile yanlış anlaşılabildiğine göre, sorun yeterince açık ve dürüst olmamakta değil demektir. Kaygılanmama gerek yok demektir. Ve yanlış anlaşılmaktan nefret etmeme de!


Tagged

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir