Arkadaşlık

Sosyal Yaşam

Arkadaşlık, dostluk, Tanrı’nın insanlara verdiği birçok farklı armağandan biri. İki ya da daha fazla insan ortak bir ilgi konusu veya etkinlik etrafında bir araya gelir ve bir ilişki başlar. İki kardeş arasındaki ilişki kadar sağlam olabilecek bir ilişkidir arkadaşlık. Bu tür arkadaşlıklar hayattaki mutluluğun önemli unsurlarındandır.

Eski kültürler arkadaşlığın insanlar üzerinde çok olumlu etkileri olduklarını bilir ve onu överlerdi. Arkadaşlık onlara, sadakat, bağlılık, sevgi gibi erdemleri öğretirdi. Kadim edebiyat çok iyi arkadaşlık öyküleriyle doludur; Davut’la Yonatan gibi, Damon’la Pythias gibi, Roland’la Oliver gibi..Günümüzün romantik aşkı ilgiyi kendi üzerine çekmiş gibi görünse de, hâlâ iyi arkadaşlıkları da görebiliyoruz. Frodo ile Samwise’ın, Luke Skywalker ile Han Solo’nun, Kirk, Spock ve McCoy’un arasındaki dostluklar örnek verilebilir. Bizzat İsa da on iki öğrenciden oluşan bir gruba sahipti. Bu öğrencileri kendisine yakındı ve grubun içinde ona diğerlerinden de yakın olanlar vardı: Petrus, Yakup ve Yuhanna.

Ama yine de arkadaşlık her zaman harika bir şey olmayabilir. Küsmeler, soğukluklar ve ihanetler de baş gösterebilir. Arkadaşlar incinebilir ve birbirlerini incitirler. Hatta, bir kötülük etrafında gelişen arkadaşlıklar bile vardır: örneğin seri katillerin aralarındaki arkadaşlık ya da Nazizm gibi akımlara yol açan arkadaşlıklar. Daha olağan bir düzeyde, “gruplaşma” dediğimiz türden arkadaşlıkların oluştuğunu okulda ya da işte hepimiz görmüşüzdür. Bu tür oluşumlarda iki ya da daha çok kişi arkadaşlıklarını diğer insanlara acı vermek için kullanırlar. Ya onları dışlarlar ya da onlara sürekli olarak zorbalık ederler.

Bütün bunlar arkadaşlık kavramının yozlaşmış örnekleri. Hristiyanlar, bunun, Tanrı’nın arkadaşlık kavramı için istediği şey olmadığını bilirler. Ama başka birçok iyi armağanda olduğu gibi, insanın kötülüğü arkadaşlığı da bozar. Onu olması gereken halden dönüştürerek çarpıtır.

İyi Arkadaşlık Nasıl Gelişir?

İyi bir arkadaşlık için neyin gerektiği sorusuyla ilgili olarak Hristiyanlığın söyleyebileceği çok şey vardır. Bunların en önemlilerinden biri, tuhaf gelebilir ama, arkadaşlığı olması gerektiğinden daha önemli bir şey gibi görmemektir. Yani sizin umutlarınızın ve kaygılarınızın bütün yükünü diğer kişiye taşıtmamak. Birçok insan böyle bir yükün altında iki büklüm olacaktır çünkü. Arkadaşı olmasını çok istediğinden bahsedip duran, ama adeta arkadaşsızlığa mahkûm gibi yalnız yaşayan, insanlara rastladınız mı hiç? Bazen bunun nedeni, tam bir arkadaşlık filizlenmeye başladığında bu tür kişiler yoğun bir umarsızlıkla bu arkadaşlığa sıkıca yapışmasıdır. Ve diğer kişi de bu beklenti ve ihtiyaçların yoğunluğundan korkarak uzaklaşır. Arkadaşlıklar çok önemlidir ama bir insanın bütün ihtiyaçlarını, beklentilerini karşılamak gibi bir işlevleri yoktur. Bunu yapacak olan, arkadaşlarımız değil, Tanrı’dır.

Peki ya daha olağan durumlar? İki kişinin birlikte çok vakit geçirdikleri, dram, talepkârlık gibi şeylerin olmadığı arkadaşlıklar? Hristiyanlığın, bu sağlıklı arkadaşlık biçimi için de söyleyeceği birçok harika şey vardır. Biz insanlar yeterli varlıklar değiliz. Tanrı’nın bizde gelişmesini murat ettiği erdemlere her zaman ihtiyacımız olacak; sabır gibi, nezaket gibi erdemlere. Birçok arkadaşlık zaman zaman zor aşamalardan geçecek. Arkadaşlardan birinin diğerinin ne düşündüğünü, ne yaptığını anlamadığı zamanlar olacak. Bu gibi durumlarda sabır ve nezaket gerçekten de çok değerli erdemlerdir. Sabır, nezaket, ve… alçakgönüllülük! Alçakgönüllülük şöyle der: “Ben galiba bir şeyi atlıyorum. Şu anda arkadaşımın öfkesinin nedenini bu yüzden anlayamıyorum.” Nezaket de şöyle der: “ Arkadaşıma, sorunlarıyla ilgilenmesi için imkân vereyim. Eğer başka şekilde bir desteğe de ihtiyacı varsa, o desteği de ona vereyim.” Ve Sabır şöyle der: “Bu sorunu çözmek için gereken zamanı sana veriyorum. İstediğin zaman onu bana geri verirsin ve seninle tekrar birlikte zaman geçiririz.” Bütün bunlar ruhsal büyümeye / gelişime götürür insanı. Sadece stres altındaki kişiyi değil, fakat sabreden, yanındaki arkadaşına ihtimam gösteren kişiyi de ruhen geliştirir.

Bütün bu olaylarda esas olan şeyin, ilk sıraya kendi ihtiyaç ve isteklerinizi değil, arkadaşınızı koymanız olduğunu görüyorsunuz değil mi?

Bu her sağlıklı ilişkide, dolayısıyla arkadaşlıklarda da o kadar önemlidir ki! Gerçi elbette, araya bir çizgi çekmenizi gerektirecek durumlar da olabilir. Durumun sizin için ya da arkadaşınız için yıkıcı bir nitelik taşıdığı, bu şekilde devam edemeyeceği durumlardır bunlar. Ama bu pek sık olmaz. Çoğunlukla, arkadaşlıklarda doğal bir karşılıklılık vardır. Geçen yıl yardım elinize ihtiyaç duyan kişi bu sefer, sizin sorununuz varken, size yardım ediyor olur.

Arkadaşlığımızın her ikimiz için de bir bereket kaynağı, her ikimiz için de iyi bir şey olduğunu bilmek isteriz. Özellikle arkadaşımız için, evet, ama aynı zamanda bizim için de. Yine, arkadaşlardan birinin insani değerini azaltan bir arkadaşlık ilişkisi de iyi bir durum değildir. Örneğin bir kişinin diğerini istismar ettiği, birinin diğerine sağlıksız biçimde bağımlı olduğu sağlıksız ilişkiler. Bu türden bir durumda arkadaşlık tekrar doğru bir çizgiye oturtulamıyorsa, sona erdirilmesi daha doğru olacaktır. Böyle sonlarda bile Tanrı’nın şifa getireceğine veya bir taraf ya da iki taraf için de yeni başlangıçlar yaratacağına inanırız.

Tanrı’yla Arkadaşlık?

Tuhaftır ama Tanrı da bazen insanlardan “arkadaşları”, “dostları” olarak söz ediyor. Biz arkadaşların eşit ya da eşite yakın konumdaki kişiler arasında olan bir ilişki olduğunu düşünürüz genellikle. Ama kim Tanrı’yla eşit olabilir ki? Yine de Tanrı, Yeşaya 41:8’de, İbrahim’den “dostum” diye söz ediyor. Kutsal Kitap Tanrı’nın Musa ile “iki arkadaş gibi yüz yüze” konuştuğunu anlatıyor (Mısır’dan Çıkış 33:11). İsa da, kendisini izleyenlerle konuşurken aynen böyle yapıyor. Hatta, “vergi görevlilerinin ve günahkârların -yani toplumun alt katmanlarından insanların- dostu” olarak ünlenmişti. Ve düşmanları O’na bu şekilde bir ad takmakta haklıydılar. Çünkü İsa gerçekten de böyle insanlarla vakit geçiriyor ve onlarla ilgileniyordu: Hiç kimsenin değer vermediği insanlarla.
İsa, Tanrı’nın insanlarla arkadaşlığının nasıl gerçekleştiğini bize açıklar. O şöyle diyor: “Benim buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin. Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur. Size buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz. Artık size kul demiyorum. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez. Size dost dedim. Çünkü Babam’dan bütün işittiklerimi size bildirdim.” (Yuhanna 15:12-15).

İsa arkadaşları için canını verecekti. Arkadaşları da, onun gibi, Tanrı’ya, İsa’nın çok sevdiği Baba’ya itaat ettiler. Ve Tanrı’nın İsa’ya söylemiş olduğu şeyi İsa da arkadaşlarına söyledi. Onlar, İsa’nın kalbinde, gerçek birer dosttular.

Tanrı’nın bir dostu olmaları; İsa’nın onlar için istediği şey buydu. Onun şimdi bizim için istediği de budur. Hristiyanlar, isteyen herkesin Tanrı’nın dostu olabileceğini inanırlar. Bilirler ki, bu dostluğa adım atmanın tek yolu, İncil aracılığıyla İsa’yı tanımaktır.


Tagged

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir