Nereye Gidiyor Bu İnsanlar?

Kişisel Gelişim

Hayır, “felsefe yapmak” değil niyetim. Bu tür “felsefi” sorular üzerine uzun uzun konuşmanın hiçbir yararı olmadığını ben de biliyorum. Ama, kahvehanelerde ya da benzeri mekânlarda “zaman öldürüyorum” diyen, aslında düpedüz,  “hayat öldüren” insanlara baktıkça bu soruyu kendime sormadan da edemiyorum. Hayatın amacı nedir gerçekten?Alt komşumuzla neredeyse her gün asansörde karşılaşırım. On yıl önce emekli olan bu yaşlı komşum, tam benim işe gittiğim saatlerde, kahvehaneye gitmek için evden çıkar.

Her gün aramızda aynı konuşma geçer.

-Merhaba abi, nasılsın?

-Nasıl olalım? İşte her gün aynı şey, kahveye in, eve çık.

Bu komşumun geçmişi hakkında kabaca bir tahminde bulunmak istesek şunları söyleyebiliriz belki:  Bu amca liseyi bitirdi, sonra muhtemelen üniversiteyi de, sonra hayatının başlıca amacı edindiği bir işe başladı. Bir aile kurdu. Çocuğu oldu, onu okula yolladı, evlendirdi. Öteki çocuğunun işi için biraz daha çalıştı, sonunda onu da evlendirdi. Sonra!

Bitti…

Amaç bitince insan ölür mü? Aslında teknik olarak ölmez ama ölümü beklemeye başlar. İşi bekler, emekliliği bekler, ölümü bekler. Sıralama bu yönde ilerliyor.

Peki, bu dünyaya gelip, ömrümüzü zorluklar içinde tüketip, sonunda da ölmekten başka bir amacımız yok mudur bizim?

Bu soruya benim verdiğim cevap şu: Var tabii ki. Ancak biz çoğu zaman bunun farkında olmuyoruz.

Benim inancıma göre, dünya yok olsa da yok olmayacak bir şey var. O da Tanrı ve O’nun Sözleri.  İnsan doğar ve ölür.  Ama Tanrı ölmez, gelip geçici değildir O.  Tanrı, zamanı aşan, ölümün ve yok oluşun ötesindeki sonsuz varlık ve hayat kaynağıdır. Bu nedenle ben, bu dünyada Tanrı’yı hoşnut edecek şekilde yaşamayı, asla emekli olunmayacak bir “iş” gibi görüyorum. Ölsem de, gittiğim yerde, yani Yaradan’ın yanında devam edecek bir iş: O’na inanmak, O’nu sevmek ve O’nun için çalışmak…

Dünyaya ait insani amaçlar, siyasi akımlar, ideolojiler (hani şu sonu ‘loji’ ve ‘izm’ ile bitenler) insanla  birlikte ölüp yok olurlar. Ancak Tanrı ölmez ve O’nun ilkeleri asla yok olmaz! Yaratılışın temeline yer alan adalet ilkesi gibi.

Hristiyan Kutsal Kitap’ı bize öğretiyor ki, Tanrı insanlara barış elini uzattı. Bu, O’nun insanlara İsa’da, kendisini vermesiydi. Kendi saflığını, kendi sevgisini, doğruluğunu, günahsızlığını… ve kendi hayatını. Tanrı’nın hayatı, biz yaratıkların ölümle sonuçlanan sınırlı hayatlarının aksine, ölümü mağlup eden, sonsuz yaşamdır.

Bir Hıristiyan, İsa’nın kim olduğuyla, neden dünyaya geldiğiyle ve bizler için ne yaptığıyla ilgili sevindirici haberi duymaya ve ona inanmaya herkesin hakkı olduğunu düşünür. Çünkü bu bilgiyi, ebedi kurtuluşumuz için hayati önemde görür. Bu, Hristiyan Müjdeciliği’nin temelindeki anlayıştır. Edinilen bu amacı “dünyanın en önemli işi” olarak niteleyebiliriz.

Dünyada bu kadar kötülük, kendi sonumuzu hazırladığımız bu kadar yıkım varken, amaçsızlık ve tüketime bağlanmış bir hayatın getirdiği sürüklenme amaç olmuşsa, bu dünyada insanlara iyiliğin kaynağından, Mesih İsa’dan söz etmek, bir Hristiyan için gerçekten de dünyanın en önemli işidir.

Bu, yarın hiç olmayacakmış gibi alışveriş yapan, yemek yiyen, sonuçsuz ideolojiler ile uğraşan, eşyaya gereğinden fazla değer veren, ölümlü amaçların peşinden koşan tüm insanların yararınadır.

Gerçek bir Hıristiyan bu amacın arkasından koşar. Onun için bir insanı bile Tanrı’yı tanıması için isteklendirmek dünyanın en önemli işidir.

Elbette Hristiyanların da herkes gibi hayatlarını kazanmak için bir meslek icra etmeleri, bir iş yapmaları, geçimlerini sağlamak için her gün çalışmaları gereklidir.  Ama gerçek bir Hıristiyan’ın asıl işi, insanlığa Yaradan’ın sonsuz amacını duyurmaktır.

“Bunların hepsi Tanrı’dandır. Tanrı, Mesih aracılığıyla bizi kendisiyle barıştırdı ve bize barıştırma görevini verdi” (2. Korintliler 5:18).

Yukarıdaki ayet bu gücü ve amacı nereden aldığımızı gösteriyor. Bu yüzden de bu “işten” asla emekli olunamaz çünkü aslında bu bir işten çok, yürekten yapılan bir hizmet ve ait olduğumuzu bildiğimiz “dünyanın en önemli amacı”dır.

Yukarıdaki ayet bu gücü ve amacı nereden aldığımızı gösteriyor. Bu yüzden de bu “işten” asla emekli olunamaz çünkü aslında bu bir işten çok, yürekten yapılan bir hizmet ve ait olduğumuzu bildiğimiz “dünyanın en önemli amacı”dır.

 


Tagged

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir