Günah, üzerine sindiği herkesi eninde sonunda rahatsız eder; bu nedenle de ondan kurtulmak isteriz. Ama günahtan arınamayız. Günah bizi insanlıktan çıkararak, şefkat ve kibarlık gibi bizde iyi olan ne varsa elimizden almaya çalışır.
İnsanoğlu kendi haline bırakıldığında nasıl olur? Hiç düşündünüz mü?
Diktatörlerin gıda sektörünü gasp etmesi yüzünden insanlar kıtlık çekebilir mi? Çocuk tecavüzü ne kadar doğal? Kölelik iyi bir şey mi? Hâkimlerin, zenginlerin cezalarını azaltmak ya da beraat etmelerini sağlamak için rüşvete yeltenmeleri doğru mu? Çocuk tacizi yaygınlaştığı için görmezden gelinebilir mi?
“İnsanlık kendi halinde gayet iyidir” cümlesini bir arkadaşınıza (ya da aynada kendinize) söylemeyi deneyin. Nasıl bir tepki alırsınız? Büyük ihtimalle kuşku ve tiksinti dolu bakışları çekersiniz üzerinize. İnsanların olması gerekenden çok çok farklı olduğu bariz çünkü. Kendimize karşı dürüst olursak bizim de başkalarının öğrenmesini istemeyeceğimiz kötü anlarımız olmuştur.
Aslında insanlar olarak içten içe daha kibar, daha yardımsever, daha sorumluluk sahibi olmamız gerektiğini biliyoruz. Bireysel olarak da iyi olmamız gerektiği dürtüsü var, bu yüzden yeni yılda yeni bir sayfa açma planları yapıyor herkes. Bunları bildiğimiz halde yapmıyoruz, yapamıyoruz. Ne kadar iyi olmaya çalışırsak, o kadar o kadar batıyoruz.
Günah Nedir?
Olmamız gereken kişiyle olduğumuz kişi arasındaki büyük farka Hristiyanlık “günah” diyor. Doğamızdaki yozlaşmadan dolayı yapmamamız gerektiğini bildiğimiz şeyleri defalarca tekrar etmemizin sebebi de budur. Aynı şekilde tembelliğe ya da üşengeçliğe düşerek, “Ben yapmasam başkası yapar” vesvesesiyle doğru bildiğimiz şeylerden caymamızın sebebi de. Aziz ya da halk kahramanı olarak nitelendirdiğimiz, dünyevi gözle “iyi” olan insanlar bile size günahla olan problemlerini anlatabilir.
Her kültür günahla kendince başa çıkmanın bir yolunu bulmaya çalışır. Kimi adak adayarak, kimi tövbe dualarıyla, kimi değişik ritüellerle bunu yapmayı denemiştir. Herkesi etkileyen dünyasal bir problem bu. Günah, üzerine sindiği herkesi eninde sonunda rahatsız eder; bu nedenle de ondan kurtulmak isteriz. Ama günahtan arınamayız.
Böyle yaşayıp gidelim mi?
O zaman bunu kabullenip devam mı edelim? “İnsan doğası bu” diyerek pes mi edelim? Birçok insan böyle yapmamız gerektiğini söylüyor. Sonra bunu söyleyenlerden biri aşağılamaya, hırsızlığa ya da kapkaça maruz kaldığında günahtan kurtulmamız yönünde bir tavır alıyor. Haklılar da. Günah bizi insanlıktan çıkararak, şefkat ve kibarlık gibi bizde iyi olan ne varsa elimizden almaya çalışır. Böyle olmaz! Günahı kesinlikle başımızdan defetmeliyiz. Peki ama nasıl?
Tanrı’nın Yanıtı
Hristiyanlar, İsa’nın müjdesinin, Tanrı’nın dünyaya zarar vermeden kalıcı bir şekilde günaha çözüm bulmasıyla ilgili olduğuna inanırlar. İsa bunu dünyada insan bedeniyle doğarak başardı. Günahsız, iyi ve doğru hayat yaşamış tek insan İsa’dır (Luka kitabını okuyarak O’nun bunları eyleme nasıl döktüğünü görebilirsiniz).
İnsanlara kendini göstermeye karar verdikten sonra O’nu tutuklayıp çarmıha germelerine, sonunda da O’nu öldürmelerine göz yumdu. Bütün bunları trajik bir öykü olarak düşünmeyin. Hepsi belirli bir amaç uğruna oldu. İsa öğrencilerine bütün olacakları önceden anlattı. Ölümü sayesinde günahın bütün insanlık üzerindeki etkisinin kırılacağını söyledi. Bu, Tanrı’nın, insanlığın doğasındaki günahı temizleyerek onları ezelde tasarladığı gibi mükemmel varlıklar durumuna geri getirmek konusundaki kararlılığıdır.
Yeniden Yaratılmış Bir İnsanlık
İsa çarmıha gerildiğinde, öldüğünde ve üçüncü gün dirildiğinde meydana gelen olay aslında buydu. O, günaha karşı zafer kazanmanın yanı sıra ölümü de alt etmişti. Ve bu zaferini O’na bağlanan insanlarla da paylaşmak istiyor. Bizi iyiye dönüştürmek, günahlarımızı temizlemek, kötülükten korumak için bize söz verdi.
Bu süreç Mesih bizi sürüsüne aldığı anda başlamış olsa da hayatımız boyunca nihai anlamda tamamlanmayacak. Öyle ki günahsız bir Hristiyan ile ömür boyu tanışamayacaksınız. Bir an önce o noktaya gelelim diye can atsak da, Tanrı bunu belirli bir zaman aralığına yayıyor. Uzun bir süreç gibi görünüyor, evet. Ama yine de birçoğumuz Mesih’in etkilerini hayatında hissetmeye başlamıştır bile. Belli ölçülerde de olsa, kendimizi inançlı, mutlu, dürüst, şefkatli ve kibar insanlar olarak görebilmeye başlıyoruz. Çünkü Baba Tanrı’dan ve Oğul’dan gelen Kutsal Ruh içimizde çalışıyor.
Ama!..
“Tanıdığım Hristiyanlar tamamen sıradan insanlara benziyorlar. X kişisi hariç. O tam bir gıcık!” diye düşünüyor olabilirsiniz. Evet, düşündüğünüz şey tamamen doğru. Kendini Hristiyan olarak tanımlayan birçok insan olmasına rağmen davranışlarıyla, Mesih’i adeta tekrar çarmıha geren insanlar da mevcuttur maalesef. Irkçılardan tutun da çevreyi kirletenlere, açgözlülere, insanların hayatlarını mahveden canilere kadar uzar bu liste. Kötülükleri Tanrı’yı incitiyor ve sizin de bundan rahatsızlık duymanızda şaşılacak bir şey yok. Diğer birçok Hristiyan da bu durumdan nefret ediyor.
Böyle davrananları uyarmaktan çekinmeyin. Kendilerini nasıl Hristiyan diye nitelendirebildiklerini sorun onlara. Bu şahıslar günahın yaşamlarına zarar vermesine izin vermiş Hristiyanlar iseler, uyarınız onları tövbeye yöneltebilecek bir nimet olabilir. Öte yandan eğer yalancı, sahtekâr ve kuzu postundaki kurtlardan söz ediyorsak, öylelerinin maskelerini düşürmek bütün gerçek Hristiyanlar için en iyisi olur.
-O zaman Hristiyanlar neden içlerindeki yılanlardan kurtulmaya çalışmıyorlar?
Cevap: Çalışıyoruz. Mesih’in adıyla işlenen günahların önüne geçmeye çalışıyoruz. Gündemde pek yerimiz olmadığı için (özellikle de kötülükle ilgili olan haberlere kıyasla) muhtemelen insanlar bizim hakkımızda pek fazla şey duymuyor. Ama buradayız ve deniyoruz. Siz de bize yardımcı olabilirseniz çok seviniriz.
1 thought on “Günah”