Eğitim

Sosyal Yaşam

Hristiyanlar eğitim hakkında ne düşünüyor? Eğitimin kendisi Hristiyan inancıyla uyumlu mu acaba? Şu Hristiyanlar çocuklarını olabildiğince cahil tutan ve bilimi şeytan icadı olarak gören garip insanlar değiller mi?

Aslında hayır, bu biz değiliz- arada çıkan birkaç kötü örnek olsa da. (Kaldı ki, insanın olduğu her toplulukta yaşanabilir böyle şeyler.) Hristiyanlar eğitimin önemine her zaman inanmışlardır—dahası, çocuklarımızla ve diğer insanlarla paylaşmak için Tanrı’nın bize bahşettiği bir çeşit kutsamadır bir nimettir eğitim.

Kullanışlı Bir Armağan: Eğitim

İlk olarak; eğitim pratiktir. Kuşlar bile yavrularına nasıl uçacaklarını, nerede yemek ve barınak bulabileceklerini öğretirler. İnsanlar, yararlı şeyleri ayırt edebilmeleri için çocuklarına ne kadar çok şey öğretmek zorundalar! Mesela okumayı bilen bir çocuk temizlik şişesinin üzerindeki zehir işaretini fark eder ve oynamaktan vazgeçer ya; aynı şekilde, vitamin ve besin grupları hakkında bilgilendirilmiş bir çocuk da tatlıyı es geçip havuç yemeye karar verebilir. (Hayal edebiliriz bunu en azından, değil mi?) Öyleyse, temel eğitimin gündelik hayatımızı kolaylaştırmaya zemin hazırladığını düşünebiliriz.

Toplum İçin İyi

Ve tabii ki bundan çok daha fazlası. Eğitimli insanların, yaşadıkları topluma çok faydaları dokunur. İyi siyasetçilerin ve iyi kanunların lehine oy kullanmaya daha meyillidirler ve suç ağlarına düşme olasılıkları daha azdır. Çevrelerindeki kişilere yardımcı olabilme potansiyelleri daha fazladır ve doğru kararlar verebilme yetileri de genellikle daha güçlüdür. Tabii ki doğru karar kişiden kişiye değişmekle birlikte sonuç olarak iyi bir eğitim herkes için çok gereklidir.

Tanrı’nın İsteği

Eğitim insanların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını sağlayan en önemli unsurlardan biridir- aynı zamanda bu Tanrı’nın yakından ilgilendiği bir durumdur. Çünkü O bizim yaratılışın hakkını tam anlamıyla vermemizi ister. O bizim olgunlaşmamış, gelişmemiş, daha da kötüsü bu halimizden memnun olduğumuzu görmek istemez. Tanrı’nın bizler için büyük planları var ama bu planda tembelliğe, korkuya ya da budalalığa yer yoktur.

Tanrı’nın bizi yaratmasının birçok nedeni var. Bu sebeplerden birisi de, O’nun yarattığı harika eserleri görünce bir huşu duygusu hissedip mutlu olmamızdır.  Tanrı yaratıcıdır ve üretkendir. Biz insanlar da Tanrı’nın suretinde yaratıldık. Öyleyse neden üretmiyoruz? Tanrı’nın yaratış eylemine karşı nasıl ilgisiz kalabiliriz?

Çünkü Tanrı, mantık, bilgelik ve zekâ Tanrısıdır, o yüzden bütün bu nitelikleri yaratılış eyleminin ürünü olan varlıklarda ve cisimlerde de görebiliriz. Yıldızların hareketi evrenin kanunlarına bağlı mıdır örneğin? Elbette, çünkü başta her şeyi kuran akıl bilinçli bir akıldır. Ya da genetik bilimi, nükleer fizik veya matematiğe ne demeli? Aynı mantığa göre işleyen düzen evrenin her köşesinde bulunur. Ayrıca her zaman dışarıda keşfedilmeyi bekleyen Tanrı’nın sonsuz okyanusu olacaktır. Hiçbir bilim insanı sabah kalktığında yeni bir fizik yasasının varlığıyla uyanacağından kaygılanmaz. Çünkü Tanrı istikrarlıdır ve O’nun evreni de doğal olarak tutarlı bir biçimde işler. Öğrenmeyi mümkün kılan durum da budur.

İnsanoğlu bu yüzden her zaman yığınla yeni şeyler keşfediyor. Öğrendiklerini de çocuklarına aktarıyor. Zaten insanlar olarak yapmamız gereken de bu. Aksi bir davranış, böyle harika bir düzenin yaratıcısı olan Tanrı’ya yergi niteliği taşır. Bu olayı Beethoven’ın 9. Senfonisi sırasında esnemeye ya da Michelangelo’nun Davut tablosuna karşı sırtımızı dönmeye benzetebiliriz. Bu yüzden eğitim -hem resmi hem gayrı resmi eğitim- bizim hayatımızın bir parçasıdır.

Gerçek Tamamen Tanrı’ya Aittir

Hristiyanlar hiçbir gerçeğin, kendilerine Kutsal Ruh aracılığıyla gelen gerçekle çelişmeyeceğine inanırlar. Tanrı sadece teolojik hakikatlerin değil, bütün hakikatlerin Tanrısıdır ve hakikat, tanımı gereği kendisiyle çelişemez. Bundan dolayı çıkacak yeni bir dogmanın ya da gerçekliğin Hristiyanlığı ortadan kaldırması fikri Hristiyanları korkuya düşürmez. Eğitimden korkacağımıza ona daha fazla odaklanalım; aslında bu Hristiyanların genellikle yaptığı şeydir. (Tekrarlayalım: Her topluluğun üyeleri arasında aklı karışık ya da zayıf karakterli kişiler de bulunur.)

Bilmek gerekir ki kişisel hatalarımızdan dolayı eğitimi suçlamadan önce kendi davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Belki çok çabuk paniğe kapılıyoruz ya da kaynakların güvenilirliğini yeteri kadar sorgulamıyoruz. Bilimle uğraşan herkes bugün keşfedilen bir teorinin yarın sabah alt üst olabileceğini bilir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir: Yeni bilgi sayesinde bugün dünden daha çok şey öğreniriz veya yeni bir keşif bütün sorularımızı aydınlatır. Belki de araştırmamız önceki tezi çürüten sonuçlar verir. Bilimin çok yavaş ilerlemesinin, her araştırmanın akran değerlendirmesi ve çeşitli onaylara gereksinim duymasının sebebi budur. Bu yüzden de biz Hristiyanlar, yeni olaylara inanıp inanmama konusunda ihtiyatlı yaklaşmamız gerektiğini birbirimize hatırlatırız -bunu bize kimin anlattığına bakmaksızın. Eğer Hristiyanlık için tehdit olarak algılanabilecek bir durum patlak verirse bilge bir Hristiyan olayların gelişimini gözlemleyip beklemeyi her zaman bilir.

Zihnin günahları

Kalpten kaynaklanan günahlar olduğu gibi zekâ kaynaklı günahların da olduğunu söylersem sizi şaşırtmış olur muyum? Bize zekâyı bahşeden Tanrı onu doğru kullanmamızı da ister. Şu gibi durumlardan dolayı bu isteği yerine getirmede aciz kalırız:

  • Tembellik;
  • Baştan savma iş;
  • Kasıtlı karalama;
  • Politik ya da kişisel kaygıların (makam ya da ün gibi) doğruluk yoluna engel koyması;
  • Gurur ve kibir;
  • Tanrı’dan önce diğer şeylere öncelik vermek (eğitim de dahil);
  • Belirsiz ya da düpedüz yanıltıcı mantık sıçramaları, yanlış çıkarımlar, katı biçimde taraf tutma, kısacası doğruluk yolunu kirleten her şey.

Tanrı bu günahlardan dolayı hoşnutsuzluk duyar— duymaması mümkün mü? İsa Mesih dünyaya kötülükleri ve genelde duyduğumuz nefreti, açgözlülüğü, riyakârlığı ve cinayeti yenmeye geldi. Hristiyan ekolü içinde olan bir bilim adamı mümkün olduğunca en doğru araştırmayı yapacaktır. Aynı şekilde Hristiyan bir öğrenci de gönlünde Tanrı’nın bahşettiği sevinç ve sorumluluk bilinciyle her şeyi detaylıca inceler, gelecek için bilgi birikimine başlar. Hristiyan inancına sahip bir öğretmen de sınıfındaki her imkânı en iyi şekilde verim almak amacıyla adilce ve dürüstçe kullanır.

İlginç Bir Gözlem

Herhangi bir kötülüğün insan zekâsına olumsuz etki bıraktığı bir gerçektir. Modern kültürün filmleri keskin zekâlarını insanlara zulmetmek için kullanan tonlarca kötü adamla dolu. Gerçek hayatta ise kötü insan olma kararı düpedüz aptallıktır. Tarihte insanların üzerine kara bulut misali çöken, halklarını katleden ünlü diktatörleri ele alalım, nasıl yakalandılar? Çoğu zaman aptalca bir hamlelerinin sonucu olarak. Örneğin onları yakalamaya çalışan otoritelere karşı direnmek, kendi akıllarınca aptalca stratejik planlar yapmak, bir çocuğun bile sonunun kötü olacağını görebileceği akıl dışı kararlar vermek gibi hamleler. Bu insanlar bir zamanlar düşünebiliyorlardı, fakat kötü yolları boyunca düşünme yetilerini giderek yitirdiler ve acınacak bir duruma geldiler. Doğa kanunlarının bir sonucu olmalıdır; ateşle oynayıp da yanmamayı bekleyemeyiz. Belki de bu durum, aynı zamanda Tanrı’nın bu gibi adamların boyunduruğu altında yaşayanlara yönelik merhametinin bir parçasıdır.

Bilgi ve Bilgelik

Eğitim öğrencilerde iki şeyi geliştirmeyi amaçlar: bilgi ve bilgelik. Bilgi, genelde eğitim denince aklımıza gelen ilk şeydir; tarih, tanımlar, terimler ya da kazanılan beceriler gibi. Bilgelikse bize bilgiyi ne zaman ve nasıl kullanacağımızı gösterir. İkisi de çok önemli ve değerli ama birini seçmemiz gerekirse, benim oyum bilgelikten yana olur.

Hristiyanlar, en nihayetinde bütün bilgeliklerin kaynağının Tanrı olduğuna inanırlar. Kutsal Kitap’a göre Tanrı, kendisinden bilgelik isteyene onu cömertçe verir. Bütün okullar bunun bir kanıtıdır. İnsanlarda eğitimle ilgili kurumlar açma gibi bir dürtü bulunmasının bir nedeni vardır: Tanrı insanların potansiyellerini tam anlamıyla kullanmalarını ister ve eğitim de bunu gerçekleştiren araçtır.


Tagged

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir