Dijital Teknoloji

Sosyal Yaşam

Devamı gelecek olan çok daha muazzam bir teknolojinin eşiğindeyiz: sanal gerçeklik, yapay zekâ ve daha nice teknoloji bizi bekliyor. Gerçekten yaşanılabilecek en ilginç zamanlardan birindeyiz.

Bu yazıyı her gün yanınızda taşıdığınız akıllı telefondan ya da tabletten mi okuyorsunuz?

Aslında yarım asır öncesine kadar bütün bunların bilim kurgunun ötesine geçemeyeceği gerçeği göz önüne alındığında bu durum oldukça şaşırtıcıdır. iPhone bile ilk modelini piyasaya sürdüğünde özellikleri oldukça kısıtlıydı. Ama bundan sonra diğer akıllı telefonların ve uygulamaların sayısı birdenbire artışa geçti ve şu anda canlı yayına bağlanmaya, pizza sipariş etmeye, bildirimleri ve haberleri kontrol etmeye bir parmak dokunuşu kadar yakınız. Üstelik, devamı gelecek olan çok daha muazzam bir teknolojinin de eşiğindeyiz: sanal gerçeklik, yapay zekâ ve daha nice teknoloji bizi bekliyor. Gerçekten yaşanılabilecek en ilginç zamanlardan birindeyiz.

Teknoloji dünyasında yaşanan bütün bu gelişmeler hayatımızı kolaylaştırarak parmak uçlarımızla yaptığımız dokunuşları daha güçlü kılıyor. Yine de bu teknolojinin fazlasıyla yeni olduğunu akılda bulundurmakta fayda var. Pek azımız bunun nasıl işlediğini ya da çöken herhangi bir uygulamayı nasıl düzeltebileceğini biliyor. Daha da önemlisi, teknoloji dünyasındaki gelişmelerin düşüncelerimizi nasıl etkilediğinin, davranışlarımızı ve toplumu nasıl şekillendirdiğinin büyük ihtimalle farkında bile değiliz.

Öte yandan, teknolojinin bizim üzerimizdeki bazı etkilerini anlamaya başladık yavaş yavaş. Yapılan araştırmalara göre Facebook’tan aldığımız bildirimler ruh halimizi etkiliyor; bizi ya daha mutlu ya da daha mutsuz ediyor. Yönetmenler de dizilerin her bir bölümünü izleyicinin sonraki bölüme olan merakını ve bekleyişini tetikleyecek şekilde ayarlamaktalar. Bazı uygulamalar insanların birbirleriyle randevulaşma ve iletişim yöntemlerini değiştiriyor.

Ancak muhtemelen fark ettiğimizden daha fazlası var. Bu yüzden hızla değişen teknoloji karşısında biraz temkinli ve alçakgönüllü olmalıyız. Bir düşünür bunu şöyle ifade ediyor: “Teknoloji ile sorgusuz sualsiz içli dışlı olduğumuz zamanlar hepimiz robota dönüşüyoruz.” Eğer bunun bilincinde değilsek, tüm bu ileri teknolojinin bizi kontrol etmesi çok kolaylaşıyor.

Robotlaşma!

Birçok uygulama geliştiricileri ve internet sitesi reklamcılık yoluyla para kazanır, bu yüzden yarattıkları her uygulamanın içine ekledikleri en önemli şey bağımlılık yaratan bir kalitedir. Aslında her beğeninin, paylaşımın ve bildirimin amacı bizleri bir uygulamaya, oyuna ya da siteye daha çok çekmektir. Ekran başında geçirdiğimiz süre arttıkça, gerçek yaşamımız negatif yönde etkileniyor. Eğer dikkatli olmazsak çok kolay bir şekilde teknoloji bağımlısı gibi görünmeye ve davranmaya başlarız.

Kutsal Kitap’ta, Mezmurlar 115’inci bölümde insanların kendi elleriyle yaptıkları ve bağımlı oldukları bir objeden söz edilir: Putlar. Amacım telefonlarımızı putlaştırdığımızı ima etmek değil, ama sonlu bir şeye karşı olan bağlılığımızı kontrol altına almak konusunda bir uyarı yapmak. Aksi takdirde bu durum, ilişkilerimize ve belki de akıl sağlığımıza karşı tehdit oluşturabilir.

Mağdur olduğumuz diğer durum da sanal dünyanın vermiş olduğu huzursuzluktur. İnternetin anonim ve güvenli görünümünün ardında aslında kimsenin görmesini istemeyeceğimiz aşağılayıcı ve zarar verici sözler, videolar, resimler paylaşıyoruz- hatta Facebook’ta bile bir işkencenin görüntüleri canlı yayınlandı. Dijital teknolojinin en kötü tehlikelerinden biri budur: Ne kadar kötü olduğumuzu Twitter, sanal hakaret ve bunun gibi şeyler aracılığıyla dışa vuruyor.

Karanlığın kaynağı nedir?

Bu karanlık nereden geliyor, kaynağı nedir? Teknoloji bazıları tarafından suçlanırken aslında bunun çok daha basit bir cevabı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Yarattığımız şeyler, şekillendirdiğimiz aletler, insanoğlu olarak içimizdeki bozukluğu ve kırgınlığı zaten dışa yansıtıyor.

İsa bunu şöyle dile getirdi: “Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Markos 7:21-23). İnternetin en karanlık tarafları da, içimizde sinsice pusuya yatmış olan karanlığın yansımalarıdır.

Yani, sonuç olarak teknoloji bizi şekillendirip değiştirir ancak bunun ne yönde olacağı tamamen bize bağlıdır. Kendi kırıcılığımızı ve uzaktan alay etme eğilimimizi kabul etmeli, bu konuda dürüst olmalıyız. Dijital teknolojinin anonimlikle beraber getirdiği tehlikenin farkında olmalıyız. Bu konuda dürüst ve temkinli olursak, dijital teknolojiyi kendimiz ve başkaları için daha iyi kullanmak için önemli bir adım atmış olacağız.

İnsanlığın, çok hızlı gelişen ve topluma ciddi zararlar veren teknoloji ile ilgili sağlam bir tarihi var. Ancak kalıcı hasarlar bıraktıktan sonra geri çekilip bu hasarları inceliyoruz, ardından teknolojiyi nasıl daha güvenli bir hale getirebiliriz diye sakince düşünüyoruz. Araba ilk icat edildiği zaman bırakın hava yastıklarını, otomatik frenleme bile yoktu. Hatta park yardımı, hız limiti, emniyet kemeri veya dur tabelaları bile. Bunları biz sonradan sürüş emniyeti ve kontrolü için ortaya çıkardık.

Benzer bir yaklaşımla dijital teknolojinin kullanımını geliştirmek ve insanlığı korumak adına yeni sosyal normlar ve kalıplar geliştirmeliyiz.

Mesela ne gibi?

Ekranın ardındaki kalbi gör!

Her profilin, her sosyal medya hesabının ve her yorumun arkasında bir insan olduğunu unutmamalıyız. Tıpkı bizim gibi- umutları ve hayalleri olan, aynı zamanda hataları ve güvensizlikleri olan bir insan. Bizim için insanlara saygı göstermek olağandır, hatta yollarımız dışarıda kesişince yabancılar da dâhil olmak üzere. Merhaba deriz ya da onları elleri dolu, poşetlerle mağazadan çıkarken görürsek yollarından çekiliriz.

Hristiyanların insanlara saygı duyması için derin ve içsel bir sebepleri var: İnanıyoruz ki her insan Tanrı’nın suretinde yaratılmıştır. Bu yüzden İsa Mesih “düşmanınızı sevin” talimatını verdi takipçilerine. Sanal dünyada olsak bile saygı ve sevgi gibi prensiplerimizden ödün veremeyiz.

Aşağılayıcı ve utandırıcı aktiviteleri değil de birbirimizi bağışlama fikrini teşvik etsek dijital teknoloji dünyasında ne olurdu acaba? Hepimiz hata yapıyoruz ve pekala alay edilen ve utandırılan kişi siz de olabilirsiniz. İsa Mesih şöyle buyuruyor: “İçinizde ilk taşı günahsız olanınız atsın” (Yuhanna 8:7). Herkesin hata yaptığı ve birbirini incittiği bu günahlı dünyada, affetmek insanları bir arada tutmak ve kaynaştırmak için, sahip olduğumuz tek şeydir.

Hepimiz hatalarımızdan dolayı yol açtığımız hasarları onarmak ve insani ilişkilerimizde ilerlemek için bağışlanmaya ihtiyaç duyarız. Affetmek çaba gerektirir, fakat sonrası büyük bir ödülle bekler kapınızda. Elçi Pavlus’un sözleri günümüz için büyük örnek teşkil eder. “Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira sizden uzak olsun. Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih’te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın” (Efeslilere Mektup 4:32-33). İsa’nın takipçisi olmayanlar bile biraz bağışlayıcılığın, kibarlığın ve merhametin günümüz dijital dünyası için faydalı olduğunu görebilirler.

Parmak uçlarımızdaki çeşitlilik

Hazır bir fikir sizlere: Etrafımızda kendimiz gibi düşünen, davranan, yorum yapan insanların bulunması cazip bir şey, evet. Ama neden dijital medyayı bizden farklı olan insanları keşfetmek ve onlardan bir şeyler öğrenmek amacıyla kullanmıyoruz? Farklı siyasi akımlar, gruplar ve organizasyonlar hakkında bilgilere erişmek artık çok daha kolay. İnternet sitelerini ziyaret edebilir, videolar izleyebilir, ufkumuzu açan canlı yayınlara bağlanabilir ve canlı diyaloglara katılabiliriz. Başka bir deyişle, dışarıda hiç tanımadığımız ya da yollarımızın hiç kesişmeyeceği tarzdan insanlara karşı dostça davranmayı ve onlarla sıcak ilişkiler kurmayı öğrenmeliyiz. İnternette de bu bir gerekliliktir.

Tabii ki gördüğümüz, duyduğumuz ya da öğrendiğimiz her görüşü kabul edeceğimiz anlamına gelmiyor bu. Ama en azından insanlara değer vermeli, ne söylediklerini dinlemeliyiz. Bu daha büyük bir bilince, anlayışa ve bilgeliğe giden yoldur. Süleyman’ın Özdeyişleri kitabında bahsedildiği gibi: “Akıllı kişi bilgiyi satın alır, bilgenin kulağı da bilgi peşindedir” (18:15)

Gerçek bağlantılardan yana olun

Her ne kadar ekranlara yanlış amaçlarla bakmamız bizi dış dünyadan izole etse de ekranlar verimli kullanılırsa bizleri bir araya getirir ve bağlarımızı derinleştirir. Bunları kişisel olarak hepimiz biliyoruz -bir arkadaşımızla ya da dünyanın öbür ucunda yaşayan sevdiğimiz biriyle bilgisayar üzerinden görüntülü konuşabilmek ne kadar harika değil mi? Ayrıca, internet üzerinden başlayıp evliliğe kadar giden birçok ilişki de oluyor!

Bu bağlantı gücü başka konularda da yararlıdır. Bazı heyecan verici fon oluşturma uygulamaları sayesinde yeni projelerin ve iyi fikirlerin oluşup gerçekleşmesine katkıda bulunabiliyoruz. Doğal afetler dünyanın en uzak köşesinde bile gerçekleşse birkaç saat içinde felaketzedeler için milyonlarca lira değerinde bağışlar elde edebiliyoruz. Teknoloji bu yönde kullanılırsa bizlere derinleşen insanlık duygusu, daha güçlü bağlar ve birliktelik olarak geri döner.

Öyleyse, teknolojinin dünyamıza getirmiş olduğu değişim ve fırsatlardan dolayı sevinmeliyiz. Hristiyan bakış açısıyla ele alırsak, yaşadığımız bu gelişim bütünüyle Tanrı’nın insanlığa vermiş olduğu büyük sorumluluğun sonucudur: Çalışmak ve dünyayı geliştirmek sorumluluğunun. Tabii ki bu görevi her zaman yerine getiremiyoruz. Yine de, teknoloji dünyasının gelişimi ve küreselleşme sayesinde, teknolojiyi faydalı -ve zararsız- bir şekilde kullanmamız gerektiğini öğreniyoruz.

Pratikleşin

Teknolojiyle içli dışlıyken daha küresel ve düşünceli olabilmek için yapabileceğimiz birkaç şey:

  • Cihazınıza izleme uygulaması indirin, ardından günde kaç defa cihazınıza dokunduğunuzu ve günde kaç saat ekrana baktığınızı takip edin. Bağımlı mısınız? Cihazınızla çok mu içli dışlısınız? Teknoloji ile ilgili alışkanlıklarınızı nasıl gözden geçirip sağlıklı bir şekilde güzel alışkanlıklara yönlendirebilirsiniz?
  • Gerektiği kadar kullanın. Limit koyun (yemekte telefona bakmamak gibi) ve kendinize sizi güzel kararlara teşvik edecek sorular sorun.
  • İnsanlığınızı unutmayın. Her dijital hesabın arkasında, Tanrı’nın gözünde sizinle eşit olan kırgın ve güzel, gerçek bir insan vardır.
  • Teknolojiyi kendinizden farklı insanları platformlar aracılığıyla küçük düşürüp ötekileştirmek için değil, onları anlamak için kullanın.

Tagged

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir