Narsist

Narsist

Kişisel Gelişim

Narsist denince akla gelen Narcissus bugün yaşasaydı yine aynı şeyler başına gelir miydi? Belki suya yansıyan yüzüne baka baka değil ama daha ince bir biçimde yine de kendisine aşık olmayı becerirdi. Narcissus kim mi? Okumaya devam edin.

Narcissus’un öyküsünü bilir misiniz? Ya da Nergis çiçeğinin –eski bir masala bakılırsa- nasıl ortaya çıktığını? Eski Romalı şair Ovidius’a bakılırsa nergis, sudaki yansımasına bakmaktan su içmeyi unutan, bir delikanlının ölünce dönüştüğü çiçekmiş. (Bir versiyona göre de sonunda suya düşüp boğularak ölmüş bu genç. Tam da sudaki kendi imgesinin içine düşmüş yani.) Ve masal bu ya, ardından da cesedi bir şekilde nergis çiçeğine dönüşüvermiş.

Narcissus neden mi bakıp dururmuş sudaki görüntüsüne? Ona aşık olmuşmuş da ondan.

Alem bana ben kendime hayran!

Mitolojik öykümüze, daha doğrusu Ovidius’un aktardığına göre, ne kadar genç kız, hatta ne kadar peri kızı varsa, hepsi bu “kendini beğenmiş” gence aşıkmış. Ama Narcissus o kadar kibirliymiş ki, hiç kimseyi gözü görmez, kimselere bakmaz, -belki de bu yüzden- hiç kimseyi beğenmezmiş.

Bir kişi dışında tabii: Kendisi! Zaten sudaki imgesine ilk görüşte aşık olması da bu yüzdenmiş işte.

Narsist Narkissos

İnsanın kendine aşık olması her zaman sudaki, aynadaki yüzüne abayı yakmak, sabahtan akşama kadar kendi gül yüzüne bakıp durmak şeklinde olmuyor. Her insani zaafımız gibi bu da, gerçekte masallarda olduğundan daha ince, daha belirsiz biçimlerde ortaya çıkıyor. Deyiş yerindeyse, “çaktırmadan”.

Narcissus bugün yaşasaydı sudaki yüzüne baka baka, yemeden içmeden kesilmezdi belki. Ama daha ince bir biçimde, yine kendisine aşık olmayı herhalde becerirdi.

Aşkı tanımla!

Aşk… Üzerine binlerce şiir, sayısız şarkı yazılmış, karmaşık bir deneyim. “Aşk güzelliktir” diyen de var, hastalık olduğunu söyleyen de. Hatta kimileri de aşkın düpedüz delilik olduğunu iddia ediyor. Olabilir de; beyin kimyasında bazı akıl rahatsızlıklarının yaptığına benzer değişiklikler yapıyormuş.

Ama en temel düzeyde aşkı bir tür saplantı olarak tarif edebiliriz. Aşık biri, bütün zamanını aşık olduğu kişiyi düşünerek, onunla ilgili hayaller kurarak geçirir. Aşık olduğu kişiyi idealize eder, onun eleştirilmesine izin vermez; ona laf söyletmez, “toz kondurmaz”.

Onu bütün saldırılardan  -güya- korur! Bazen bunu aşırı ve zarar verici boyutlara götürdüğü de olur. “Ya benimsin ya toprağın” lafı, aşık olduğunu iddia eden insanlar tarafından söylenmez mi? Gazetelerdeki üçüncü sayfa cinayet haberlerinde, “Sevdiğim için öldürdüm!” diyen katillerin haberlerini okumamış olanımız var mıdır?

Psikolojik bir vaka olarak narsist ve narsisizm

Tahmin edilebileceği gibi Narcissus, psikolojik bir sorun olan narsisizme de isim babası oluyor zamanla. Kendilerini her konuda merkeze koyan, aşık oldukları kişiyi yüceltircesine kendilerini yücelten, dindarca bir adanmışlıkla kendilerine adeta tapınan insanlara, işte bu öyküden hareketle, “narsist” deniyor.

Hepimizde biraz narsistlik var mıdır, yoksa bu, sadece bazı insanlarda görülen aşırı bir durum mudur? Bunun yanıtını vermeyi uzmanlara bırakmalı ama narsistlerin, aşık oldukları varlığa büyük zarar verdiklerini söyleyebiliriz rahatlıkla.

Ayna ayna!

Deliler gibi, durmadan aynı soruyu sormak: “Ayna, ayna, söyle bana, benden daha güzel biri var mı bu dünyada?” Pamuk Prenses masalındaki cadının aksine, narsistlerin aynaları onlara hiçbir zaman gerçeği söylemez.

Aynaya bu acıklı soruyu sorup duran bir akıl hastası, aşık olduğu kişiyi “sevgisiyle öldüren”, ona “Ya benimsin ya toprağın!” diyerek yaşam hakkı tanımayan zorbayla aynı trajik kişidir aslında. Tek farkla: “Seviyorum” diye diye öldürdüğü insan, kendisidir. Narsistlerin yok ettikleri hayat kendi hayatları, boğdukları gelişim potansiyeli de kendi potansiyelleridir.

Narcissus gerçekten de sevilmeye değer bir gençtir aslında. Onun talihsizliği, gözlerini kendisinden alıp, dünyaya, başkalarına, kendi dışına bir türlü çevirememesidir. Kendisinden başka hiç kimseyi sevememesidir.

Ve insanın kendi kendini bu şekilde “sevmesi”, gerçekten sevgi midir?


Tagged

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir