Gurur

Kişisel Gelişim

Gurur bizim en büyük düşmanlarımızdan biridir. İnsanlarla ve Tanrı’yla ilişkimizi mahveden bu kötü alışkanlığı onurlu davranmakla karıştırmayalım. Kendimize karşı dürüst olur, sevgi ve alçakgönüllülüğü alışkanlık haline getirirsek gurur denen bu hastalıktan kurtulabiliriz.

Gurur Taştan Evimiz

Geçenlerde bir yerde deliliğin tanımını okudum. Tanıma göre delilik: Bir şeyi sürekli yapıp değişik bir sonuç beklemektir. Deliliğin tanımı ile gururun içeriğinin birbirine benzer olduğunu düşünüyorum.

Onur ve gurur arasında fark var

Gururlu bir insan mısınızdır? Onurlu olmak ile karıştırmayın lütfen, insan onurunu el üstünde tutar. Gurur, alçakgönüllü olmanın tersidir. Trafikte yol vermediğiniz arabaya, gururunuza dokunduğu için, başkasını kendinizden üstün sayamadığınız için yol vermiyor olabilirsiniz. Kendinize öyle derin bir sevgi besliyor, inandığınız değerlerin başkalarından üstünlüğüne öyle inanıyorsunuz ki, gurur denilen anlayış fark etmeden yüreğinize yerleşiyor.

Eğer insanlarla inancınız konusunda yüksek sesli tartışmalar yaşıyor, inandığınız değerlerin başkalarının inandıklarından daha iyi, daha doğru olduğuna inanıyorsanız, gurur çukuruna düşmüş olabilirsiniz.

Gurur kör edici bir duygudur, tıpkı aşk gibi. Gururun da aşkın da gözü kördür. Gurur kendine, kendi inançlarına ve düşüncelerine âşık olma halidir. Gözünüz başka bir şey görmez. Gurur, dünyayı algılayış biçimini tamamen değiştirir. En başta Tanrıyı algılayış biçimimizi.

Modern çağımızın en büyük yazarlarından C. S. Lewis “Gururlu bir adam her zaman şeylere ve insanlara yukarıdan bakar ve elbette, aşağıya baktığınız sürece üzerinizde bir şey göremezsiniz’’ demiş.

Tanrı ile ilişki yüzü yukarı çevirmektir. İnsan aşağı baktığı sürece Tanrıyı nasıl görebilir? Kendimize o kadar güveniriz ki duanın mükemmel gücü bize boş ve anlamsız gelir. Kendi gücümüz, kendi çevremiz, sadece kendimiz varız diye düşünürüz.

Bu yüzden insanların size önerileri, size söylediği sözler, bir iyilik ve lütuf etkinliğinden çok, adeta “küfür gibi” gelir. İnsanlar size öneride bulunamaz, size bir tavsiye veremez ve sizin tavsiyelerinizi de dinlemelidirler! Dinlemediklerinde yanlış yaptıklarını düşünürsünüz.

Şimdi bu yazıyı okuyorsanız ve bütün bu özellikler bende yok, diyorsanız maalesef belki de zannettiğinizden daha hastasınızdır. Özür dilemek, teşekkür etmek, minnettar olmak, rica etmek, sıranızı vermek, hakkınızdan vazgeçmek, bunlar sanki başka insanların yapmaları gereken erdemlerdir; hatta erdem bile değillerdir, zayıflığın simgesidirler!

Aşk ve Gurur

Evliliğinizde durum daha vahim olabilir, eşinizle küslüğünüz bir iki günden fazla sürüyorsa, bunun sebebi gururdur. Kafanızı yastığa koyduğunuzda ne kadar haklı olduğunuzu düşünüyor iseniz… gururlusunuz.

Bir arkadaşımla derin bir tartışma yaşamıştık ve ikimiz de düşüncemizden taviz vermiyorduk. Anlaşmazlık yaşadığımız konu çocukların oyuncak kavgalarından daha önemli değildi oysa. Tartışmamız bitti, o öfkeyle evi terk etti, ben öfkeyle bulunduğum yerde kaldım. Ertesi gün aradı, tekrar buluşup konuşmamızı istedi. Evime gelebileceğini söyledim. Bu konuşma esnasında sesimin tonuyla ona olan kırgınlığımı iyice anlamasını sağlamaya çalışıyordum. Ertesi gün arkadaşımın kapıdan girip evin içinde oturacağı yere kadar hareketlerini tasarladım, ona neler söyleyeceğimi, haklılığımı nasıl ispatlayacağımı düşündüm. Her bir hamlesi, vereceği her olası cevap için hazırdım.

Gurur

Arkadaşım geldi, kalbim küt küt atarken kapıyı açtım. Mimiklerim asla bir zayıflık ifadesi göstermiyordu, yüzüne bile bakmadan onu içeri aldım. Tam parmağımı kaldırdım dün geceki bütün planımı hayata geçirmeye başlamak üzereydim ki arkadaşım bana sarılıp ‘Özür dilerim, hatalıydım’ dedi. Gayet üzgün, içten, samimi, yürekten. O zamana kadar elime aldığım bütün “silahları” elimden alıp, ayakları altına parçalamıştı adeta. Ona, ‘Rica ederim canım. Olur mu öyle şey!’ dedim. Ancak tamamen samimiyetsiz, tamamen afallamış, tamamen onun yapmış olduğu bu iyi davranışa karşı cevapsız kalmamak için söylemiştim bunu. O gururunu elden bırakırken ben hala yerden “silahlarımı”, ona açık vermeyecek davranışlarımı toplamaya çalışıyordum. Ne kadar acınılası bir durum, değil mi?

Gurur bataklığından kurtulmak

Kutsal Kitap’a göre gururla bakan gözler Tanrı tarafından tasvip edilmez. Tanrının sevmediği erdemler listesinde üst sıralardadır gurur. Eşinizi sevmenizi engeller, arkadaşlarınızı sevmenizi engeller, hatta çocuklarınızı sevmenizi bile engeller.

Çocukları ile yirmi yıldır konuşmayan baba haberlerini okudunuz mu hiç? Çocuklarıyla küs olan o adamın, kardeşiyle küs, eşiyle küs olan varyasyonları da var gazete haberlerinde. Onlarca yıl en yakınınız ile konuşmuyorsunuz. Ne kadar acı, değil mi?

Size, bu gurur batağından kurtulmanızı tavsiye ediyorum. O kadar rahatlıyor ki insan! Ben dünyanın en zayıf, en acınası (ama onursuz değil) insanıyım! Çünkü hata bende olmasa bile özür dilemeyi öğrendim, bana bir iyilik yapılmamış olsa bile teşekkür etmeyi öğrendim, bana iyilik yapılmadığını bildiğim halde, karşımdaki kişinin benden nefret ettiğini bildiğim halde onu sevmeyi öğrendim.

Duvar ve cam

Ancak dünyanın güçsüzlük olarak baktığı her şeye Tanrı’nın bir erdem olarak baktığı gerçeğine dayanarak söylüyorum. İlahi güç beni dünyanın en güçlü insanı yapıyor. Dünyanın en rahatlatıcı şeyi bu. Gururlu insanların sürekli savunacakları bir duvarları, sürekli kendilerini iyi gösterme ihtiyacıyla insanlara sergiledikleri bir karakterleri var.

Ancak alçakgönüllü kişi cam gibi şeffaf ve kir pas tutmayan bir yapıya sahiptir. Onun üzerine ne dökerseniz aşağı kayar. Yine temiz, şeffaf bir cam bulursunuz karşınızda.

Siz? Cam mısınız, duvar mı?


Tagged

1 thought on “Gurur

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir