Hristiyan inancına göre evlilik Tanrı tarafından tasarlanmış bir kurumdur ve Tanrı inancına sahip olmayan birçok kişinin düşündüğünden çok farklıdır. Tanrı inancına sahip olmayan kişilerin evlilikleri de bazı seviyelerde başarılı olabilse de, bu insanlar evliliğin işaret ettiği daha büyük gerçeği göz ardı etmektedirler: yani İsa’nın sunduğu bağışlamanın derinliğini ve koşulsuz sevgiyi ve verilen söze sadakatin, bizim irademizden değil Tanrı’nın eyleminden kaynaklandığı için son derece kalıcı olduğunu.
Evliliğin ana ilkesinin bu vaat olması da önemlidir. Bazıları Hristiyanların evlilik anlayışına baktıklarında bir sürü kurallar, yapılması – yapılmaması gereken şeyler listesi görebilir. Ama evliliğin ve Hristiyanlığın daha derin düzeyde anlaşılması, bu görüşü tepetaklak eder ve onun bir armağan olduğunu gösterir.
Kutsal Kitap’ta “evlilik” tarihin dönüm noktası olarak sunulan bir dizi olaya dayandırılır. “Çarmıh” (yani İsa’nın ölümü ve dirilişi) en çok dikkati çeken olaydır ama çarmıhtan önceki iki dönüm noktası daha vardır: “Yaratılış”, yani zamanın başlangıcı ve “günaha düşüş” yani ilk insanların Tanrı’nın kusursuz buyruklarına ilk kez karşı geldikleri an. Ki bunu yapmakla bütün insanlığa (Tanrı’ya isteyerek karşı gelmek demek olan) günah bulaştırmış oldular.
Tanrı evliliği “günaha düşüş” olayından önce yaratmıştı.
Evlilik mükemmel ve günahsız dünyanın bir parçasıydı yani. O zamanlar insan-Tanrı ilişkisi kusursuzdu ama Tanrı yine de insanların birbirleriyle de kusursuz ilişkileri olsun ve bir de, ayrıca, evlilik ilişkisi olsun istemişti.
Hristiyan inancı evliliği bir başka olgunun bir yansıması olarak görür: Tanrı’yla Hristiyanlar arasındaki ilişkinin bir yansıması olarak görür. Evliliğin en önemli gerçeği işte budur. Ve basmakalıp bir evlilik anlayışı bu gerçeği hesaba katmaz.
Tanrı’yla ona iman edenler arasında mükemmel bir ilişki vardır. Tanrı onları korur ve ihtiyaçlarını karşılar. Özellikle de sevgi gösterme konusunda ilk adımı daima o atar. Bizde görülen bütün sevgi biçimleri onun sevgisinin bir yansımasıdır. Hristiyan inancının özellikle dikkat çektiği üzere, bu gerçek en canlı biçimiyle, Tanrı’nın İsa’yı biz insanlar uğruna dünyaya göndermesinde görülür.
Evlilik kurumuna karı-koca olarak girmeyi seçmek demek, Tanrı’yla onun halkı (ona güvenen insanlar) arasındaki ilişkiyi günden güne nasıl yansıtacağımızı öğrenmeyi seçmek demektir. Bir evliliğe adım atmak hepimiz için, Tanrı’nın biz insanları ne kadar çok sevdiğini öğrenme fırsatıdır. Elçi Pavlus’un Efesliler Mektubu’nda yazdıkları (5:23-25), Hristiyan evlilik anlayışının ne olduğunu görmek bakımından dikkatle okunmaya değer bir bölümdür.
Evlilikte cinsiyet
Bu konu ayrıca, cinsiyetin neden evlilikte önemli bir husus olduğunu da açıklıyor. Tanrı evlilikte erkeklere ve kadınlara cinsiyetlerine göre belli ve özel roller verdi. Böylece bütün dünyayı kendisiyle bizim aramızda olmasını istediği ilişkinin küçük örnekleriyle doldurmayı amaçladı.
- Evlilik, insanın bütün kusurlarına rağmen yine de iyi bir kurumdur. Evet, “günaha düşüş” olayı nedeniyle insan birçok mükemmel niteliğini yitirmiştir ve evliliklerimiz Tanrı’nın özgün tasarımındaki mükemmellikten her zaman yoksun kalacaktır. Ama her şeye rağmen evlilik yine de Tanrı’nın insanlara bereket, bolluk ve iyilik verme araçlarının en önemlilerinden biridir.
Evlilik ayrıca hatalarımızı görünür kılar çünkü evlilikte yaptığımız hatalar çok yakınımızdaki başka bir insanı etkilemektedir. Ancak Tanrı bu durumu bizim ruhsal gelişimimiz için kullanır. Bu bazen acı verici olsa da yine de iyidir. Tanrı bazen günahın zararlı etkilerini bile, kendi egemenliğinin insanlar arasında yayılmasında kullanabilir.
- Evlilik, herhangi bir nedenle ‘içinden çıkılacak’ bir şey olarak tasarlanmamıştır. Tanrı insanları fiziksel, duygusal ve ruhsal bağlarla birbirine bağlar ve bu bağları koparmak, tıpkı bedenden bir parça kopmasında olduğu gibi çok büyük acı verir. İsa bu konuda “Tanrı’nın birleştirdiğini insan ayırmasın” demiştir (Markos 10:9). Günümüzde boşanma sayılarının çokluğu, bizim evliliğin ne olduğunu anlamaktan ne denli uzak olduğumuzu gösteriyor. En başta bozulamaz olan bir bağlılık sözü vermiş olmak evliliğin işlevsel olmasını sağlayan önemli bir unsurdur çünkü eşlerin birbirlerine güvenmeleri böyle bir bağlılık ve terk etmeme / bırakıp kaçmama sözü ile mümkün olmaktadır. Eşler arasındaki yakınlığın derinliği bu bağlılığın derinliğine bağlıdır.
Her şey iyi gittiği sürece…
Evlilik sadece, her şey iki taraf için de iyi gittiği sürece sürdürülecek bir birliktelik anlaşması olarak görüldüğünde bütün bunlar elbette olanaksız olacaktır. Benzer biçimde, evlilik öncesi anlaşma denen birliktelikler de çiftlerin evliliğin anlamını kavramadıklarını gösteren uygulamalardır. Böyle birlikteliklerde her ne kadar terk etme niyeti olmasa da, anlaşmanın kendisi ileride bir terk etme fırsatına kapı açan bir durumdur. “İyi gitmeme ihtimaline karşı” alınan bir önlem olan bu tür birliktelikler “her şey dahil” kavramını karşılamamaktadırlar.
Geleneksel olarak Kilise, boşanmayı cinsel sadakatsizlik (Matta 5:32, 19:9) ve terk etme (1. Korintliler 7:15) durumlarında mubah görüyordu. Ama böyle durumlarda bile boşanma ilk değil son seçenek olmalıdır (Malaki 2:16).
Evlilik ve cinsellik birbirleri için tasarlanmıştır
- Evlilik ve cinsellik birbirleri için tasarlanmıştır. Cinsellik, tek beden olarak birleşmenin fiziksel ifadesi ve kutlanmasıdır: “artık iki değil tek bedendirler” (Matta 19:6). Cinsellik bu demektir. Onu başka birçok amaç için kullanıyor olabiliriz ama bu bizim kendi zararımızadır. Cinsellik kendi bağlamında ve tasarlandığı amaç (evlilik) içinde kullanıldığı sürece bizim için yaşam verici ve iyi bir durumdur.
- Evliliğin amaçlarından biri de çocuk sahibi olmak ve yetiştirmektir. Tanrı’nın Adem ve Havva’ya ilk buyruğu “verimli olun ve çoğalın” olmuştu (Yaratılış 1:28). Hristiyan inancına göre, Tanrı, karı ile koca arasındaki sevginin en güçlü ifadelerinden birini kullanarak yeni yaşam yaratır, tıpkı O’nun yaratma ve kurtarma eylemlerinin ve kurtarış eylemlerinin bize olan sevgisinden kaynaklanması gibi. Tanrı evlilik bağını da karı koca için olduğu kadar çocuklar için de yarattı: sevgiyle büyüyecekleri güvenli bir yer olması amacıyla. Dünyaya ilk geldikleri günlerden itibaren çocuklar Tanrı ile insanlar arasındaki o güzel ilişkiyi, anne babalarının ilişkisindeki yansımasında görmeye alışırlar. Bütün aile evlilik yoluyla korunmakta ve evlilik de bütün aileye İsa’yı işaret etmektedir.
- Tanrı’nın evlilik “kuralları” kendi içlerinde hedef değil ama Tanrısal tasarımın bir yol haritasıdır. Müjde ve lütuf kavramlarına aşina olmayan biri için sadece “kuralları” görmek ve Hristiyanlığın Tanrı’nın kurallarını izleyerek kutsanma ile ilgili olduğunu düşünmek kolaydır. Bu son derece ters bir görüştür. Hristiyanlığın özü, Tanrı’nın bizim için yaptıklarıyla ilgilidir; bizim yaptığımız herhangi ‘iyi’ bir iş, yine onun bizim için yaptıklarına dayanır ve bize verdikleri için bir teşekkürden ibarettir.
Evlilik ve Paylaşmak
Benzer şekilde, evlilik, bizim, Tanrı’nın sevgisini bir başka insanla paylaşmak için girebileceğimiz bir kurumdur. Tanrı’nın evlilik için tasarladığı çağrılar, tanımlanmış roller ve beklentiler, bize evliliği nasıl iyi bir biçimde sürdürebileceğimizi gösterdiği bir yol haritasıdır ve Tanrı korkusu, bu kuralları kırmamak için çaba sarf etmemize yol açmalıdır. Ama Hristiyan hayatının esas hareket ettirici unsuru Müjde’dir; Tanrı’nın yasaları ise esasen korkudan değil, sevgi ve minnettarlıktan dolayı uyulan kurallardır. Çünkü Tanrı’nın eksiksiz bağışlayıcılığı bizim günahlarımızı örtmüştür. Bu yaklaşım evlilikle ilgili buyrukları da kapsar.
- Evlenmemiş insanlar Tanrı’nın sevgi ve kutsamasına daha az layık demek değildir. Evlilik bizim için çok iyi bir kurum ve çok iyi bir bağlanma konusudur ama yaşamın nihai amacı değildir. Evlilik iyi yaşamanın yegâne yolu da değildir. Bir Hristiyan için önemli olan kişinin medeni hali değildir. Önemli olan İsa’dır ve Tanrı hepimize farklı farklı armağanlar verir, bize olan sevgimizi her birimiz için özel biçimlerde gösterir.
Dindarlığımızı en iyi yansıtan şey nedir?
Martin Luther’in döneminde önde gelen din adamları, kendini inkâr etmenin en iyi dindarlık göstergesi olduğunu düşünüyordu. Luther ise Tanrı’nın bizi yapmaya çağırdığı şeyleri yapmanın, bu şeyler ne kadar ‘sıradan’ olsalar da (evlilik gibi) çok daha doğru bir dindarlık göstergesi olacağını söyledi. Dindarlığımızı en iyi yansıtan şey Tanrı’ya boyun eğmemizdir, yoksa olağanüstü irade gücü örnekleri sergilememiz değil. Özellikle de bu irade gücümüzün ya da başarılarımızın sevgiyle bir ilgisi yoksa (Sevgiyle ilgili harika bir metin için bakınız: 1. Korintliler Mektubu, 13:1-8a).
- Evlilik Türk toplumunda hâlâ önemli bir sosyal kurum olsa da, gençler arasında ve özellikle büyük şehirlerde ‘birlikte yaşama’ adı altında evlilik dışı yaşamın bir tür kabul görmeye başladığını da görebiliyoruz. Bir kişi eğer bizim için evlilik kurumunu tasarlayan ve evliliklerimizi ayakta tutan bir Tanrı’ya inanmıyorsa, evlilik kurumunu riskli veya korkutucu görmesi pek de şaşırtıcı değildir. Ama Tanrı’ya inanmasanız da durum değişmiyor. Evlilik hâlâ onun bizimle olan ilişkisine işaret eden bir simgedir.
- Evlenmeden önce çiftlerin birlikte yaşaması yani evlilik dışı cinsellik, Tanrı’nın yüreğini yansıtan bir davranış değildir. Çiftler birbirlerine ne kadar bağlı veya aşık olduklarını düşünseler de durum budur ve Hristiyanlık perspektifinden bu durum Tanrı’nın buyruğuna karşı gelmek anlamına gelir.
Evlilik bir bağlılık sözüyle başlar
Oysa evlilik bir bağlılık sözüyle başlar ve bu bağlılığın getirdiği iyilikler bunu takip eder. Ttıpkı Tanrı-insan ilişkisinde olduğu gibi: Tanrı’yla ilişkimiz de Tanrı’nın bize verdiği bir sözle başlamış ve onunla ‘birlikte yaşamamız’ bu sözü takip etmiştir.
Hristiyanlığın evlilik anlayışına göre nikâh çok önemli bir aşama ve belirleyici bir andır. Tanrı’nın huzurunda ve bütün toplumun gözü önünde birbirimize bağlılık sözü veririz. Sözümüzü bozmamız durumunda bizi çevreleyen topluluk da zarar görecektir. Ve evliliğimizin bütün itici gücü olan Tanrı bizim bu söz verme ânımızda devreye girerek söz verdiği gibi, gizemli bir şekilde bizi bir kılmak için devreye girer. Tanrı’nın eylemi merkezi önemdedir ve çevremizdeki topluluk da verdiğimiz sözün daha sağlam olmasını sağlar. Nikâhlar bu nedenle önemlidir. Düğünlerde bol bol para harcamanın bir önemi yoktur ama kutlamaya değer bir olay olduğundan çoğu zaman nikâhlar, düğün dediğimiz eğlencelerle kutlanır. Düğün şölenleri düzenlemenin (veya, şimdilerde, “parti vermenin”) bir diğer nedeni de evlenen çiftin –ve çoğu zaman onların ailelerinin- kendilerine destek olan misafirlerine teşekkür etme istekleridir.
- Evlenip de mutsuz olduysanız, bu boşanmanız gerektiği ANLAMINA GELMEZ. Evlilik koşulsuz bir bağlılık anlaşmasıdır. Hoş olmayan ya da acı verici birçok olay meydana gelmiş olabilir ama evlilik sadakatle ilgilidir; mutlulukla değil. Evlilik iyidir, mutsuz olduğunuz zamanlarda bile.
Evlilikteki Sorunlar
Evliliğinizde sorunlar yaşıyor olabilirsiniz, eşinizin size çok zarar veren kötü davranışlarına maruz kalıyor olabilirsiniz. Tanrı kesinlikle sizin evliliğinizdeki bu sorunları gidermek istemektedir. Kırılmış insanları ve kırık dökük, bozulmuş durumları iyileştirmek onun işidir. Çözüm, evliliği sonlandırmak değil, Tanrı’nın sizi, eşinizi ve evliliğinizi değiştirmesine izin vermektir. Dünyanın sonuna kadar bütün evliliklerde çeşitli problemler yaşanacaktır. Ama evliliğiniz yine de daha iyi olabilir ve Tanrı’nın Yaratılış kitabında Adem’le Havva’yı yarattıktan (diyebiliriz ki evlilik müessesesini kurduktan) sonra dediği gibi, sizin evliliğiniz de ‘çok iyi’ olabilir. Ve eğer eşiniz değişmeyi reddederse, siz, evliliğinizdeki sorunlardan daha az zarar görecek şekilde değişebilirsiniz.
Profesyonel danışmanlık hizmeti ve eğer Hristiyan’sanız kilisenizdeki pastörünüzden destek hizmeti alabilirsiniz. Ama sırtınızı sizi hiçbir zaman terk etmeyecek, hayal kırıklığına uğratmayacak olan, umut Tanrısı olan Tanrı’ya dayamak hep hatırda tutulmalıunutulmamalıdır.
Evliliklerde hayal kırıklıkları
Evliliklerde hayal kırıklıkları da olabilir ve bu şaşırtıcı olmamalıdır. Evlilikle ilgili bazı umut ve hayallerimiz gerçekleşmeyebilir. Yalnızlığınız düğün akşamı birden sona erecek diye bir kural yoktur. İyi bir cinsel hayat da bazen kolay olmayabilir. Bazen eşinize karşı gerçekten çok olumsuz duygular hissedebilir ya da onun hakkında daha önce bilmediğiniz bir şey öğrenebilirsiniz. Ayrıca eşler değişirler de. Bazen de tam tersine, hiç değişmezler. Ama durum ne olursa olsun, eşinizde sevdiğiniz bir özelliğin daima öyle kalmasını ya da hoşlanmadığınız bir özelliğin hemen ortadan kalkmasını beklemeyin. Ama evliliğin Tanrı’yla ilgili ve ona bağlı olması da zaten bu yüzdendir. Bu yüzden evliliğimiz, gücümüzü eşimizden ya da evliliğimizden değil Tanrı’dan aldığımızda gerçekten sağlam bir evlilik olur. Ve eşiniz ne ölçüde değişirse değişsin, sizin birlikte geçirdiğiniz yaşam kaçınılmaz olarak çeşitli değişikliklerden geçecektir.
Her şeyin Tanrı’nın elinde olduğunu, onun, evlilikleri de avucunun içinde tuttuğunu bilmek, insanın yaşam boyu karşılaşacağı değişiklikleri göğüslemesini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.