Depresyon (çöküntü) terimi uzun süreli olumsuz, sıkıntılı ruh hali anlamına gelebilir. Sürekli çökkünlük hali diye tanımlanan bir klinik teşhis adı da olabilir. Psikoloji, depresyonu anlamamız ve onunla baş edebilmemiz için birçok değerli katkıda bulunmuştur. Hristiyanlık da öyle: özellikle de psikolojinin yardımcı olamayacağı bazı özel alanlar söz konusu olduğunda. Çünkü Hristiyanlık bizim varoluşumuzun en temel gerçekleriyle yakından ilgilidir ve Tanrı’yı da resmin içine katar. Depresyonun var olmasının asıl nedeni, Hristiyan inancına göre, biz insanların bozulmuş ve günaha düşmüş bir dünyada yaşıyor olmamızdır.
Size kötü davranan bir insanı affetmeyi öğrenmek (ve onunla sağlıklı bir bağ kurmak) önemlidir. Aynı zamanda kendinizi suçlu hissetmenize yol açan konularda Tanrı’nın bağışlayışını kabul etmek de çok önemlidir. Hristiyan inancına göre, Tanrı, depresyonla mücadele edenlere umut ve huzur getirir. Kutsal Kitap açısından bakıldığında, bir anlamda biz bir paradoksun içinde yaşıyoruz: Tanrı, Mesih İsa’nın ölümü ve dirilişiyle dünyadaki bütün bozuklukları düzeltmeye başladı ama bu düzeltme işi henüz tam olarak tamamlanmış değildir. Bir yandan, Tanrı’nın birçok armağanına sahibiz ve kötülüğün gücü bu dünyada şimdiden yenilmiştir. Ama onun tümüyle yok olması henüz gerçekleşmemiştir. İsa ‘”Bu dünyada sıkıntınız olacak, Ama cesur olun. Ben dünyayı yendim” der. (Yuhanna 16:33). Dolayısıyla, evet, depresyon gerçek olabilir, ama umut ve rahatlatma da aynı şekilde gerçektir; depresyonu her zaman yok etmeseler –ya da bizim istediğimiz anda yok etmeseler– bile.
-
Depresyon Tanrı’yı sizden alamaz.
Tanrı’nın bütün vaatleri, siz depresyondayken de, diğer zamanlarda olduğu kadar geçerlidir. Siz böyle hissetmeseniz de, durum budur. Depresyon kendi duyguları yerine Tanrı’nın vaatlerine güvenmeyi öğrenme konusunda bir Hristiyan’a büyük bir fırsat sunar. Buna göre, Tanrı, onun hakkında hissettiğiniz duygularla ya da onunla aranızdaki ilişkiyi tarif etme biçiminizle tanımlanamaz. Romalılar 5:8’e göre, Tanrı, kendisiyle insan arasındaki bozulmuş olan ilişkiyi, biz günahkâr olduğumuz halde düzeltti ve Müjde’si yoluyla düzeltmeye devam ediyor.
-
Dua güçlüdür
Dua güçlüdür ve depresyonda olan insanlara hararetle tavsiye edilir. Ama, İncil’e göre, kişinin sözcükleri cümleleri ifade edecek takati olmasa bile Kutsal Ruh (Tanrı’nın Ruhu), bizin için bizzat dua eder: “(Romalılar 8:26-27).
-
Bunun depresyonla ilgisi nedir?
Hepimiz, dindar olalım olmayalım, suçlayıcı sözleri, bağışlama sözlerinden daha yüksek sesle duyma eğilimindeyizdir çünkü bizim insani aklımıza bu daha uygun gelir. Depresyon geçirmekte olan insanlar için bu durum daha da belirgindir. Onlar kendilerini suçlu (dindar iseler, belki, bağışlanamaz biçimde günahkâr) hissederler ve düşünceleri buna odaklanmıştır. Bunun nedenleri (a) insan yüreği ve aklı, Yasa’nın (Tanrı’nın veya vicdanın ‘yap’ dediği şeylerin) yaşadığı ve Müjde’nin giremediği bir yerdir. Müjde, Hristiyanlık’ta, Tanrı’nın İsa aracılığıyla insanları bağışladığı vaadidir. Bizden değil Tanrı’dan ve O’nun merhametinden kaynaklandığı için insan yüreğinde bu vaadin besleneceği bir yer yoktur. İnsan aklı “Yasa’yı (suça karşılık cezayı) Müjde’den daha anlaşılır bulur. (b) Depresyon da, günahların karşılığı olan bir cezaymış gibi hissedilebilir, dolayısıyla kişinin kendi günahlılığına vurgu yapar. Ya da (c) depresyonlu kişiler, bu kadar yoğun ıstırap çekerlerken, Müjde’nin gerçek olduğuna inanmakta zorluk çekebilirler.
Bütün bu nedenlerden dolayı, depresyonlu kişilerin Müjde’yi her zamankinden daha yüksek sesle ve daha net, açık seçik ifadelerle duymaları önemlidir.
-
İsa acıyı iyi bilir.
Müjde kitaplarında okuyoruz ki; Hem bizim yaşamakta olduğumuz acıların çoğunu bu dünyadayken kendisi de bizzat yaşadı hem de insanlar tarafından (geçmişte yaşamış, şimdi yaşayan ve gelecekte yaşayacak her bir insan tarafından) işlenen her bir günahın cezasını da, çarmıh üzerinde can verdiği sırada, bir defada, o çekti. O sizin neler çektiğinizi anlıyor ve bunu önemsiyor. Bazı örnekler:
İbraniler 4:15-16: “Çünkü zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan değil, tersine, her alanda bizim gibi sınanmış, yine de günah işlememiş bir başkâhinimiz vardır. Bu nedenle merhamete ermek ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım.”
Luka 22:39-44: “İsa dışarı çıktı, her zamanki gibi Zeytin dağına gitti. Öğrenciler de O’nun ardından gittiler. Oraya varınca İsa onlara, ‘Dua edin ki ayartılmayasınız’ dedi. Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı ve diz çökerek şöyle dua etti: ‘Baba, senin isteğine uygunsa, bu kâseyi benden uzaklaştır. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.’ Gökten bir melek İsa’ya görünerek O’nu güçlendirdi. Derin bir acı içinde olan İsa daha hararetle dua etti. Teri, toprağa düşen kan damlalarına benziyordu.”
- Hristiyan inancına göre, İsa’nın vaat edilmiş mevcudiyeti (Kendisine güvenen kişinin yanında olacağını vaat etmesi): Buna göre, İsa, yalnızca acıları anlamakla kalmıyor; ama insanların acılarını anlayan bu Tanrısal varlık, insanların yanında, bizle beraber yürüyor, böylelikle de, bizi asla terk etmeyeceğine dair vermiş olduğu sözünü yerine getiriyor: (Örneğin, Yuhanna 14:15-21 ve Matta 28:20).
- Dindar bir insanın da, depresyonu otomatik olarak Tanrı’nın cezalandırışı olarak yorumlamaması gerekir. Her birimiz, yapmış olduğumuz şeylerden tamamen bağımsız olarak, kendimizi depresyonda bulabiliriz.
- Depresyonun duygusal ve fiziksel bileşenleri vardır ve bu açılardan, bir psikolog ya da psikiyatra başvurmak çok doğru bir hareket olabilir. Depresyonun önemli zorluklarından biri çok karmaşık olmasıdır. Ruhsal ya da duygusal kökenli olabildiği gibi, fiziksel kökenli de olabilir veya kötü giden bir ilişkiden de kaynaklanabilir. Ya da, (daha büyük olasılıkla) bütün bunların hepsinden bir parça içeriyordur.
Psikoloji Tanrı’yı reddeden bir dünya görüşü müdür?
Bazı Hristiyanlar psikolojiye pek sıcak bakmaz çünkü bu alan esasen, Tanrı’yı reddeden bir dünya görüşünün ürünüdür ve bu da, dindar insanların bir şey hakkında tedbirli davranmaları için iyi bir nedendir. Ama psikolojinin büyük bir bölümü, aynı zamanda, insan doğası ve ilişkilerin dinamiğiyle ilgili sağlam bilimsel araştırmalara dayanır. Bu da Tanrı’nın yarattıklarıyla ilgili harika bir çalışmadır ve bize bu konuda birçok şey öğretir. Tanrı, yarattığı dünyanın ihtiyaçlarını karşılamak için yine yaratılışı (dünyayı) kullanmaktan hoşlanır (Hristiyanlar bu durumu, “Tanrı araçlar yoluyla çalışmayı sever” sözüyle ifade ederler) ve tıpkı bizim sağlığımızla doktorlar ve bilimsel, tıbbi ilerlemeler aracılığıyla ilgilendiği gibi, psikolojik danışmanlık ve ilaç tedavisi de, Tanrı’nın bizim kullanmamıza onay verdiği araçlardır. Hristiyanlar, beyindeki bir kimyasal bozuklukla ilgili olarak gerekli ilaçlar mevcutken, tedavi için bunlardan yararlanmayıp Kutsal Kitap okumanız gerektiğini asla söylemezler.
- Depresyon yaşayan kişinin yapabilecekleri: Danışmanlık hizmeti ve başka insanlarla bir araya gelme fırsatları arayın. Depresyonla tek başına savaşmak zor, hatta belki de olanaksızdır. Biz insanlar birbirimizle temas kurmak üzere yaratılmışız ve sosyal çevre, depresyonda olan bir insanın kendi içe odaklanmış halinden çıkmasına yardımcı olabilir. Birkaç kişiyle temas halinde olursanız, o kişilerin omuzlarına, tek başına kaldırmakta zorlanacakları aşırı bir yük bindirmemiş ve hâlâ size yardımcı olabilecek durumda hissetmelerini sağlamış olabilirsiniz. Ayrıca danışmanlardan (ve Hristiyan’sanı,z pastörlerden) spesifik konularda danışmanlık hizmeti almanız, depresyonunuzun sebeplerini daha iyi teşhis edebilmenize ve onunla gereği gibi ilgilenebilmenize yardımcı olacaktır.
Özellikle de, İncil’i (Müjde’yi) ve Tanrı’nın vaatlerini bol bol okuduğunuz halde bunların sizin hayatınız için de geçerli olduklarını görmekte zorluk çekiyorsanız, bir pastörle/pederle konuşun ve onun Tanrı’nın bu vaatlerinden size kişisel olarak –bizzat sizinle ilgili olarak– söz etmesini isteyin. Bu, Tanrı’nın verdiği bu sözlerin, onun bütün bu vaatlerin sizin için de geçerli olduğunu görebilmenize yardım edecektir.
Depresyon yaşayan birine nasıl yardım edebiliriz:
Depresyonlu kişinin yanında olun; onunla arkadaşlık edin. Sağlıklı çalışan bir destek sistemi, depresyonun üstesinden gelebilmek için çok hayati bir unsurdur. Karşılıklı konuşmalarda, eğer ne diyeceğinizi bilemiyorsanız, dinlemeye ve depresyonlu kişiye (sözlerle veya sadece orada bulunmanız yoluyla ve beden dilinizle) sevilmekte olduğu ve yalnız olmadığı duygusunu iletmeye odaklanın.
Depresyon yaşayan dostunuz, onlara sağlayacağınız bazı rutin uygulamalardan da yarar görebilir. Örneğin; günün onlar için en zor saatlerinde onları arayıp nasıl olduklarını sormak, birlikte bir şeyler yapmak için onları evinize davet etmek, onları evden çıkarmak gibi.
Kendinizi sağlıklı, arkadaşınızı depresyonlu bir kişi olarak görmektense, herkesi “geçici olarak engelsiz”, “sağlıklı insanlar” olarak görmek daha yararlıdır. Çünkü hepimiz, her zaman depresyonla ya da başka bir engelle/sağlık sorunuyla karşı karşıya kalabilir ve başkalarının yardımına muhtaç duruma gelebiliriz. Sizin yaptığınız, size verilmiş olan sağlık armağanını, henüz elinizdeyken başkalarıyla paylaşmaktan ibarettir; yarın ona ihtiyacı olan kişi siz de olabilirsiniz. (Bunlar kendinizi suçlu hissetmeniz için değil, sadece alçakgönüllü kalmanıza yardım etmek ve şefkatin ne denli önemli olduğunu hatırlatmak için belirtiliyor.)
- Kendisine zarar verme ve intihar. Eğer depresyon yaşayan arkadaşınız, kendisine bir zarar vermekten ya da intihardan söz ediyorsa, bunu ciddiye alın, Bir psikoloji danışmanıyla görüşmesini istemek ve bu yönde onu teşvik etmekle ona zarar vermiş olmayacaksınız; bir uzmanın yapacağı değerlendirme, durumu bütünüyle değiştirebilir.