Günümüzde evlilik kavramını tanımlamak için epey enerji harcanıyor. Peki bu konu Hristiyanlar için de önemli mi? Evet, önemlidir çünkü ‘evlilik’ tanımımızın kendisinde birçok kişisel değerimizin izini buluruz; örneğin aynı cinsiyetten kişiler arasındaki “evlilik” ya da “birlikte yaşama” gibi durumlar hakkında, aile, eşlerin birbirini aldatması ve benzeri konular hakkında düşündüklerimiz bizim değer yargılarımızı gösterir. Konu basit görünebilir ama; bu önemli sözcüğü yorumlayış biçiminizin, bu yorum ne olursa olsun, mutlaka ciddi sonuçlar doğurur.
Hristiyanlığın evlilik anlayışı nedir?
-
Evlilik Tanrı tarafından yaratılmıştır
Burada gerçekten önemli olan şey, Tanrı’nın evliliği, özgün yaratışının bir parçası olarak, ve insanın düşüşünden (Adem’in işlediği İlk Günah’tan) ÖNCE yaratmış olduğudur. Evlilik, günahın henüz olmadığı mükemmel dünyadaki mükemmel bir hayatın değerli bir parçasıydı. Adem’le Havva’nın evliliği Tanrı’nın güzel bir armağanıydı. Evet, İlk Günah’tan bu yana insanlar evliliklerini mahvedip duruyorlar ama kökenindeki anlamı bakımından evlilik, Tanrı’nın gözünde iyi bir şeydir. Bu konuda Yaratılış 2:24 ayetine bakılabilir.
-
Bir erkekle bir kadın arasındaki, karşılıklı rızaya dayalı ve yaşam boyu süren birlik
Şu noktayı hatırlatmakta yarar var: Bu yazının amacı bu kavram hakkında bir tartışmaya taraf olmak değil; yazıda sadece Hristiyanların bu konu hakkındaki düşünceleri anlatılıyor. Evlilik karşılıklılık ilkesine dayanır yani iki taraflıdır; ideal olarak yaşam boyu sürer ve bir kadınla bir erkek arasındadır. Bu hususlar Hristiyanlığın evlilik anlayışının en vazgeçilmez unsurlarıdır. Tabii bu görüşlerin çok daha büyük etkileri de olacaktır: Yaratılış 1:27, Yaratılış 2:18, Matta 19:4-6, Efesliler 5:22-23.
Tarih açıkça gösteriyor ki evliliğin kültürel tanımı her zaman tutarlı olmamıştır. Örneğin karşılıklı rıza ve kadının evlilik içindeki rolü her zaman gerektiği kadar değer görmemiştir. Ama şuna da dikkat etmek gerekir ki evliliğin bir kadınla erkek arasında olması gerektiği düşüncesi sadece Hristiyanlığa özgü değildir. Şu son yirmi otuz yıla kadar bu koşul her dinde ve her kültürde kabul gören, evrensel olarak benimsenen bir düşünceydi. Hâlâ da öyle olmalıdır.
-
“Sen beni tamamlıyorsun.”
Hristiyanların düşüncesinde, kadın ve erkek genel olarak farklı olmakla birlikte evlilikte birbirlerini karşılıklı olarak tamamlarlar ve birbirlerine yardım ederler. Bu tek taraflı bir anlaşma değildir; kadın ve erkek rolleri arasındaki farklılık bir tarafın diğerine baskınlığı veya ona egemen olması şeklinde anlaşılmamalı. Evliliğin kadın ve erkeklere sunduğu armağanlardan biri de, başka türlü tam olarak elde edilemeyecek olan bir yetidir: Kendilerini anlama yetisi. Kadın ve erkek birbirinin yoldaşı olarak yaratılmıştır ve kadın olmadan erkek, erkek olmadan da kadın, kendisini tam olarak anlayamaz ve tanıyamaz.
Bununla birlikte Hristiyanlar, evliliğin sadece bir kişisel mutluluk ve tatmin meselesi olduğu şeklindeki popüler düşünceye de katılmazlar. Evlilik, bize bir süreliğine mutlu duygular veren bencilce bir araç olsun diye yaratılmamıştır. Verdiği kişisel tatmin azalınca onu rahatça sonlandırıp yeni doyum fırsatlarına yönelmemiz de murat edilmemiştir. İki insan evlendiğinde, kadın ve erkeğin güçleri bir araya gelir – ve bu güç birliği yalnızca kendileri için değil, yetiştirdikleri çocuklar ve içinde yaşadıkları toplumlar için de yararlıdır.
-
Çocuk Sahibi Olmak ve Çocuk Yetiştirmek
İlk Günah’tan önce Tanrı’nın Adem ve Havva’ya verdiği ilk buyruk, “Çoğalın ve verimli olun” idi. Cinsel ilişkinin yaşanması gereken tek doğru alan evliliktir ve çoğu zaman da aileye yeni bir bireyin katılmasıyla sonuçlanır. Tanrı, karı-koca arasındaki sevginin en güçlü ifade yollarından birini kullanarak yeni yaşam yaratmaktadır. Tanrı evliliğin, karı ve koca için güvenli bir yer olmasını ve doğacak çocukların sevgi içinde yetiştirilmelerini arzu etmiştir. Şu ayetlere de bakılabilir: Yaratılış 1:28 ve Matta 19:6.
-
“Evet” Demek
Erkek ve kadının (genellikle kamuya açık şekilde) birbirlerine yaşamları boyunca sadık kalacaklarına dair söz vermeleri de geleneksel Hristiyan evlilik anlayışının bir parçasıdır. Her ne kadar Adem ve Havva için bu gerekli olmamışsa da, günaha düşüş (İlk Günah) nedeniyle bu artık gerekli bir uygulama olarak görülmektedir. Çünkü:
- Bu her iki eşin ve o evlilikten doğacak çocukların haklarını garanti altına alır, ve
- Evlilik dışı şehvet ve cinsel ilişkileri engelleyen sınırlar koyarak eşlerin birbirine sadık kalmasına yardım eder. Korintliler 7:2, İbraniler 13:4, ve 1. Selanikliler 4:2-5 açıklayıcıdır.
Bir kilise düğünü ve evlilik belgesi, evliliğin olmazsa olmazları mıdır?
Her ikisi de evliliğin önemli unsurları olmakla birlikte, bu soruya hayır yanıtını vermeliyiz. Hristiyanlar için evlilik Tanrısal kaynaklı bir kurumdur ve ne yasalar ne de kilise geleneği onun birinci varlık sebebidir. Ve, her ne kadar kilisenin kutsayacağı ve hükümetin yasal olarak tanıyacağı bir düğünü desteklesek de, Hristiyanlar için evlilik formalitenin çok ötesinde anlamları olan bir kurumdur.
-
Tanrı ve İnsanlığa İlişkin Bir düşünce
Kutsal Kitap sık sık, Tanrı’nın insanlıkla arasında olmasını istediği ilişkinin canlı bir örneği olarak evlilik benzetmesini kullanır. Evlilik Tanrı tarafından pratik nedenlerle yaratılmış bir kurum olmakla birlikte, içeriği ve etkileri, Tanrı’nın bize olan ilgi ve sevgisinin bir ifadesini sunar. Bu konuda Efesliler 5:22-23 ve Yuhanna 17:22-23 ayetleri aydınlatıcı niteliktedir.
Evliliğin Derin Anlamları
Dolayısıyla şunu bilmenizi isteriz ki, evlilik Hristiyanlar için sadece bir sözcük ya da bir medeni hukuk meselesi değildir; evliliği tanımlayış biçimimiz inanç ve değerler sistemimizin bir parçasıdır. Hristiyanlar için evlilik Tanrı’nın ilk yaratışının ayrılmaz bir parçasıdır; Tanrı-insan ilişkisinin bir yansımasını insanlara vermek, O’nun yarattığı dünyayı insanlarla doldurmak ve korumak gibi amaçlarla yaratılmıştır. Hristiyanlar bu Hristiyan evlilik anlayışının içini boşaltmanın, Tanrı’nın tasarımını bozmaya yönelik bir hareket olduğunu düşünürler ve bu tür yenilikleri (nikâhsız birlikte yaşamak, eşcinsel “evlilik” gibi durumları) onaylamaz ve kabul etmezler.
Bekâr Kalmakla İlgili Önemli Bir Not
Bekârlık Tanrı’nın gözünde evlilikten daha aşağı bir durum değildir. Her insanın dünyada kendisine verilmiş roller (çağrıları) vardır ve eş olma rolü çok büyük dikkat zaman ve özel ilgi gerektirir. Bazı insanlar için, yaşamdaki başka bir role ağırlık verebilmek amacıyla bekâr kalmak tercih edilebilir bir durumdur. Evli ve çocuk sahibi olmak o kişi için bu role yoğunlaşmayı zorlaştırabilir. Biz, İsa’nın bekâr kalmasının nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyoruz; O’nun bütün yaşamı insanlığın eski iyi durumuna döndürülmesi amacına odaklanmıştı. Bakınız 1. Korintliler 7:38.